Show Tv de yayınlanmaya başlayan dizide İzmir de bir lokanta sahibinin kızı Gülperi; okumayı sevmekte olan kız; İstanbul Üniversitesi Edebiyat fakültesini kazanmış ancak babası onu erkek kardeşi okul kazanmadan İstanbul'a yollamamıştır. O da Gaziantepli bir ağanın oğlu Eyüp ile kaçarak evlenmiş; aileyle beraber konakta yaşamıştır. Kocası Eyüp ile başka eve taşınma hayat kurma planları kaçak mazot işine girilmesi ve kocasının ortadan kaybolması ise suya düşer. Kocası olmayan Gülperi'yi oralı olmadığı, sahip çıkanı olmadığı, onlar gibi konuşup düşünmediği ve muhtemelen güzel olduğu için sürekli dışlarlar. Erkek çocuklarını şımarık küçük birer ağa gibi yetiştirmeye çalışılmaktadır. Gülperi dengeyi korumaya çalışır.
Gülperi evdekilerden gizli bir terziye dikiş diker; sabahları gizli gizli evden çıkıp diktiklerini götürüp para biriktirir. Konakta bulunan kocasının kardeşi Ejder ise Gülperi'ye karşı fena duygular beslemektedir. Herkesin düğüne gittiği bir akşam kadını bu terzilik olayını babasına söylemekle tehdit edip, sıkıştırıp tecavüz etmeye kalkar. Gülperi kendisini korumak için çaresizce eline geçirdiği makası Ejder'in karnına saplayınca adamın bir böbreği iflas eder.
Gaziantepli bu geleneksel yozlaşmış aile hemen Gülperi'ye düşman olur. Ejder de zaten kendi pisliğini örtmek için terzinin oğluna para verir. Adam Gülperi'nin kendisini ayarttığını ve ilişkisi olduğunu söyler. Ejder de onları bastığı için Gülperi'nin kendisini yaraladığını söyler. Gülperi'yi zaten savunacak avukat bile bulunmaz. Olanlar da satılmıştır zaten. Kadın çocuklarının çığlıkları arasında ceza evine götürülür. Yakup ağa gelini hapisteyken torunlarına annelerinin kendilerini arayıp sormadığını, kötü kadın olduğunu işler. Hediyeler ve baskıyla dediklerini yaptırır. Oysaki Gülperi çocuklarını aramakta, mektuplar yazmaktadır. Ancak başta kayınvalidesi ve görümcesi ne mektuplardan ne de aramalardan bahseder.
Bir kere bile ziyaretçisi olmayan Gülperi iyi halden erken tahliye olur. Yakup ağanın talimatıyla tartaklanarak bir otobüse konulup İstanbul'a yollanır. Gülperi orada Bebek'te 8 daireli bir apartmanda kapıcılık yapar; İstinye'de ünlü bir moda evinde de çalışır. Süt ekmek yiyerek mutfağınaki küçücük camdan dışarıya umutla bakarak; çocuklarının resimlerini öperek günler geçirir. Çocukların velayetini almak için tuttuğu avukatın satılmış olduğunu düşünüp; çocukluktan tanıdığı ünlü bir avukat olan Kadir'in ofisine gider.
Kadir'in mutsuz bir evliliği vardır. Karısı Şeyma kariyerini tek çocukları Artemis'i büyütmek için sonlandırmış; bunu da her fırsatta Kadir'in kafasına kakar. Kadir Antepli bir ailenin çocuğudur. Yakup ağa o çocukken babasını oradan göndermiş; ailenin tüm yükü onun sırtına kalmıştır. Hukuk fakültesinde okumuş, neredeyse hiç dava kaybetmemesiyle ünlenmiştir. Ancak karısı onun bir kere aldatmanın kıyısından döndüğünü öğrenmiş; şimdi de herkesten kıskanmaktadır. Yardımcısının açığını bulup şantajla kadının ağzından bir müvekkilinin ismini alıp müvekkili arayıp kocasından uzak durmasıyla ilgili kadını tehdit eder. Bu bardağı taşıran son damla olur. Kadir evlilik danışmanına gitmelerini ister. Bunun son çareleri olduğunu yoksa boşanmak istediğini söyler.
Kadir ofisine gelen Gülperi'nin davasını önce kendi konusu olmadığı için yardımcısına verir ama hikayeyi dinleyince ve Yakup ağanın yapabileceklerini tahmin edince davayı kendisi alır. Eski avukatı dava ile ilgili hazırlıklarda sadece Gülperi'yi sallamamış; dava gününü kadın gidemesin diye uzak bir tarihte olduğunu söylemiştir. Hazırlıkları hızlandırırlar. Beraberce Gaziantep'e giderler. Yakup ağa davayı kiracısı olan bir hakimeye verdirtmiştir. Kadına dava öncesi hediyeler götürür. Elbette kadın kabul etmez. Çocuklar annelerini görmek bile istememektedir. Tabi küçük çocuk Can hariç. O da abi ve ablalarından korktuğu için fazla tepki veremez.
Davada Yakup ağanın en büyük dayanağı terzinin oğludur. O zaman da ilişkileri olduğunu şimdi de ilişkilerinin devam ettiğini söyleyecektir. Ancak Kadir; adamı araştırmış; şu an başka biriyle nişanlı olduğunu bulmuştur. Nişanlısı kadın onlara yardım etmeyi kabul eder ve mahkemeye gelir. Nişanlısı oradayken ilişkisinin devam ettiğini adam söyleyemez. Terzinin oğlu Kadir'in bastırmasıyla geçmişte Ejder'in yaptıklarını ve verdiği parayı da anlatınca davanın seyri değişir.
Gülperi'nin işi, evi vardır. Çocuklarını duruşmaya çıkarırlar. Çocuklar dedelerinin ektiği nefret tohumlarıyla annelerini istemezler. Gülperi çok üzülür; şaşırır. Neyse ki hakime hanım objektif yaklaşıp çocukların velayetini annelerine verir. Yakup ağa arada Kadir'i karısı ve çocuğu üzerinden tehdit eder. Çocukları konaktan göz yaşlarıyla uğurlarlar. Çocuklar kesinlikle gelmek istemez. İstanbul'a eve vardıklarında bodrum kattaki kapıcı dairesini beğenmez; çıkıp giderler. Bebek'te parkta oturup bir şeyde yemezler.
Yakup ağanın bir planı daha vardır. Kız torununu yaşı küçük olmasına rağmen aşiretten birine söz verir. Adam gidip parkta oturan Bedriye'nin karşısına çıkar. Dedesinin izin verdiğini duyan Hasan olaya karışmaz. Bedriye de annesine inat "O kümeste yaşayacağıma evlenirim" der. Gülperi evlenemeyeceklerini çünkü kızın küçük; velayetinin kendisinde olduğunu söyler. Ancak zaten karşı tarafın evlilikten kastı imam nikahı imiş. Bedriye adamların arabasına biner. Gülperi arabanın arkasından "Kızım. Kızım. Yardım edin" diye bağırark koşar. O sırada ona yakın oturan Kadir karısıyla tartıştığı için dışarıya dolaşmaya çıkmıştır. Gülperi'yi o halde görüp şaşırır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder