can yücel sözleri/aşk/resimli


can yücel sözleri 

Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim.  Sen beni hep bıraktın; Bense hep arkandan ağladım.

can yücel sözleri/aşk/resimli


can yücel sözleri/aşk/resimli





can yücel sözleri/aşk/resimli

Bir insanı herhangi biri kırabilir; ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş. Çok acıttığında anladım.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik. Anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik.

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık; çalınan birinin kalbiyse eğer.

Birine verilecek sevgin yoksa ona ümit dolu gözlerle bakma!

Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın; bense hep arkandan ağladım.

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Galiba yoruldum. Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar… Kendimi her kaybettiğimde, seni de kaybediyor olmaktan yoruldum.

Bir insana zorla sevdiremezsin kendini, Bana güven diyemezsin. O bunu hissetmiyorsa, tek bir söz söyleyebilirsin: Sen bilirsin.

Gururunu hiçe sayıp dön demezsen, her gün arkasından bakmakla yetinirsin.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

Değişmek zor; ama bazen aynı adam olmak daha zor… Hayat öyle yüklenir ki; ne kalmak istersin, ne gitmek. O durumdayım işte.

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. ‘O olmazsa yaşayamam’ demeyeceksin, Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü.

Öyle bir seveceksin ki, yüreğinden kimse ayıramayacak. Ve öyle birini seveceksin ki, seni gözleriyle bile aldatmayacak.

Ülkenin, farklı şehirleriydik. Ben sürgün yeri, sen başkent… İlk isyan hep sende başlardı. Cezasını çekmek hep bana kalırdı.

Acılara bakıp da küsme sevdalara, gavura kızıp da oruç bozulmaz. Sök at kafandan acabaları, kemik aynı yerden iki defa kırılmaz.

Aşk da önemli olan aynı elleri tutmak değil, bir ömür hiç bırakmamaktır.

Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun? ”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.

Belki de insan sevmeyi bilmediğinden değil, sevgisine layık biri olmadığından yalnızdır. 

İnsanlarında yan etkileri olabiliyor. Kimileri başını döndürürken. Kimileri mideni bulandırıyor… 

Biri sana git dediğinde, kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek git dediklerinde gittiğimde anladım. 

Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış. Kendi yolumu çizdiğimde anladım. 

Aşk; kelime değil bir cümledir. Kurmak içinse, özneyle yüklem değil, iki yürek gerekir. 

Senden ayrılınca anımsadım dünyanın bu kadar kalabalık olduğunu. 

Ağlayanı güldürebilmek; ağlayanla, ağlamaktan daha değerliymiş. 

Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun? Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek.(Seni Seviyorum) &Can Yücel&

Çok sahiplenmeden seveceksin mesela. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, hem de hep senin kalacakmış gibi.

Ben gidiyorum dediğimde, ‘gitme’ diyen birini değil, ben de geliyorum, yalnız gidemezsin! Diyen birini istiyorum..

Unutma; onu artık unuttum demek, bir kez daha hatırlamaktır aslında.

Toprak gibi olmalısın. Ezildikçe sertleşmelisin! Seni ezenler sana muhtaç kalmalı ! Hayatı sende bulmalı.

İçin yanarken üşümek, yüreğin kan ağlarken gülmek, özleyip de sevdiğini görememek. İşte aşk bu olsa gerek !

Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

Sana ihtiyacım var, gel ! Diyebilmekmiş güçlü olmak, sana ‘git’ dediğimde anladım. Biri sana git dediğinde “kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek, “git” dediklerinde gittiğimde anladım. 

Ne kadar zordur aslında sevip de seviyorum diyememek. Görüp görmemezlikten gelmek, yaşadığını bilip de benim için öldü demek. 

Bazen her şeyi unutup sadece sımsıkı sarılmak istersin; ama bir şey hep engel olur. Nedir o biliyor musun? Gurur. 

Haykıracaksın ama isyan etmeyeceksin. Ağlayacaksın ama belli etmeyeceksin. Onsuz kalacaksın belki; ama asla vazgeçmeyeceksin. 

Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? “Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek. 

Birini seveceksen, onu her şeyinle sevme çünkü bittiğinde; onu unutamamana değil, unutamayacak kadar çok sevdiğine yanarsın. 

Üç harf yan yana kaç şekilde gelir bilir misin? Aşk dersin.. Sen dersin.. Ben dersin.. Sen, ben biter; biz dersin. Gün gelir git dersin.. Peki dur kelimesinden haberdar değil misin? Dur demeyi bilmez misin? Git demek kolay, dur diyebilecek kadar yürekli misin?

Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek. 

Kendi elinle kazdığın kuyuya, aşk, ufacık bir taş atmaktır. Gürültüsü büyüyünce sessizliğin, marifet, yosunlar gibi susmaktır. 

İnsan aklındakilerle gündüzleri, yüreğindekiyle geceleri uğraşıyormuş. Can YÜCEL.

Hayat ne yaşadıklarındır, ne de kazandığın başarılar. Hayat dediğin ömür boyunca ''hayatım'' diyebileceğin insanı bulunca başlar. CAN YÜCEL

Yalnızım; çünkü herhangi biriyle değil, beklediğime değecek kişiyle devam etmeliyim bu yola. CAN YÜCEL

can yücel sözleri/aşk/resimli

İnkar edip içimizde sakladığımız şeyler gerçekliğini kaybetmiyor.

can yücel sözleri/aşk/resimli


can yücel sözleri/aşk/resimli


can yücel sözleri/aşk/resimli


can yücel sözleri/aşk/resimli


can yücel sözleri/aşk/resimli


can yücel sözleri/aşk/resimli


can yücel sözleri/aşk/resimli


can yücel sözleri/aşk/resimli

Gözler ve sözler ikisi de bir şeyleri gizler . Sözler ne kadar inkar etse de gözler her şeyi bir bir söyler…

can yücel sözleri/aşk/resimli


can yücel sözleri/aşk/resimli


can yücel sözleri/aşk/resimli


can yücel sözleri/aşk/resimli

Gittin mi büyük gideceksin!  Ayrılık bile gurur duyacak seninle!.


Anne karnına sığarken, Dünyaya neden Sığmadığını ve en Sonunda bir  metrekarelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli İnsan ve Ona göre yaşamalı..


Kimileri 'Seviyorum' der, çünkü ezberlemiştir.  Kimileri diyemez, çünkü gerçekten sevmiştir.

Aslında Bütün İnsanları Sevebilirdim,  Sevmeye Senden Başlamasaydım...


Öğrendik ki :  Her yarayı saran zaman değil ' Sevgidir '...


Beklemek güzeldir,  Ama dogru durakta..

Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik.  Anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik.

Vedalar acıtsa da, bazen gitmek gerekir..

Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik.  Anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik.


Kırılmasın diye üzerine titrerdim O hep üşüyorum sanırdı...

Bir el tutmak istersin ya bazen,  Ya da birine sarılmak.  Malesef izin vermez buna hayat.  Kendine sarılmalısın sen de hayata inat !..


Kural bu: En çok seven, hep en önce terkedilir!


Bırakın 'senin için ölürüm' laflarını.  Önce kendiniz için yaşamayı öğrenin,  sonra başkası için ölürsünüz."

Ah be Dünya sen dönüyorsun onu anladık da bu insanlar senden  daha hızlı dönüyor, hemde ortada hiçbir yörünge yokken.





Oda senin gibi seviyormu, dediler  İşte cevap veremediğim tek şey buydu.

Doğal Takviye (Direnci artırmak ve öksürüğü kesmek için kesin çözüm)

Malzemeler:
Bu günlerde çocuklarınıza bile rahatlıkla verebileceğiniz doğal takviye :
Malzemeler:
1 adet orta boy kavanoz
kavanozun yarısını dolduracak kadar taze zencefil
1 limon (dilimlenmiş)
yeteri kadar bal
Hazırlanışı:

Zencefilin kabuklarını soyun ve incecik (jülyen doğrama) dilimleyin. Kavanoza yerleştirin ve limonları da ilave edin. Üzerine balı ekleyin. Kapağını sıkıca kapatın ve buzdolabına kaldırın.
Kullanırken; bir çay bardağına 1 dilim limon, zencefil şurubundan bir ya da iki yemek kaşığı koyun ve üzerine sıcak su ekleyerek karıştırıp için.
Sıcak olarak içtiğiniz gibi aynı miktardaki karışıma soğuk su ya da soda ekleyerek de içebilirsiniz.
Karışım buzdolabında 2-3 ay bekleyebilir. Baharla birlikte gelen hava değişimlerinden kaynaklanan gribal hastalıklar da evlerin baş köşesine yerleşmeye başladı bile. Ateş, burun akıntısı, boğaz ağrısı derken ardından gelen öksürüğü kesmek en uzun süreçtir. Hazırlayacağınız şurubu soğuk algınlığına yakalanmadan önce çay gibi ailece günde bir fincan içebilirseniz koruyucu özelliğinden yararlanır, sonrasında ise öksürüğe karşı doğal tedavi olarak kullanabilirsiniz. Ayrıca araç tutmasından ya da mide üşütmelerinden kaynaklanan bulantılara karşı da çok etkili.

NOT: Sıcaklığı 40 derecenin altında olmalı.

uzaklik sozleri

hasret mesajları ayrılık mesajları



seni hatırladım güz yağmurlarında hoyrat türkümsün yankılanan dağlarda birden yokluğun gelir aklıma seni sensiz yaşarım dökülen yapraklarda.

♥ Git gidebildiğin kadar! Bu limanda kaybettiğim ilk gemi sen değilsin, ama unutma;Lmanda kalanı değil çekip gideni yakalar fırtana!!!

♥ Gitmek kolayda; ya gittiğin yerde aradığını bulamazsan, dönmek tekrar zor olmazmı sana???

♥ Bende bilirdim gitme demeyi; ama morgta yatan bir cesede, kalk gidiyoruz demek gibi bir şey olurdu bu!

♥ Bir ses beklemek senden. Soluk beklemek. Suskunluğun en acımasız olduğu zamanlardayım. Hiç bu kadar uzun susmadın sevdiğim. Hiç bu kadar uzun gitmedin bilmediğim yerlere, gözlerimi götürmeden yanında!

  ♥ Yalnızca çocuklar ağlar ve yalnızca Allah affeder... Eğer bir gün beni terk edersen; çocuk değilim ağlamam, Allah değilim affetmem

  ♥ Kötü diye bir şey olmasaydı, cehennem boş kalırdı. sen beni kırmasaydın, bu can uğruna fedaydı...seni cok seviyorum

  ♥ Ben sensiz geçen günlerime yanarken, belki sen bensizliğe sevineceksin.. Ama şunu unutmaki birtanem; birgün sen de SEVECEKSİN !!!

  ♥ Sevdiğimden bu yana her acıyı tattım her çileye alıştım, yalnız senin yokluğuna alışamadım.artık anlıyorum hasretten, gözyaşından başka bir şey vermemişsin bana.




Yüreğine sevda eken, ayrılık biçermi,seven sevilenden kolayca vazgeçermi, sen beni sevme gülüm,ben yanarım ikimizin yerine yetmez mi???

  ♥ Dün gökyüzüne bir avuç yıldız fırlattım. Karanlığında aydınlığım olsun diye. Şimdi sensizliği kalbime fırlatıyorum, bıraktığım yerden dönesin diye. Vazgeçilmezim sıra sende gururu bir yere fırlat ve pişmanlığımla sızlayan şu kalbimi mükemmelliğinle donat.

  ♥ Sen benim içimde açan bir güldün.Sönmek bilmeyen alevlenen içimde başımı her yastığa koyuşta sen varsın hayallerimde. Çünkü sen benim içimden söküp bir türlü atamadığımsın YAR

  ♥ Bak yine soldu güneş yine akşam oluyor ömrümün kadehine sensiz birgün doluyor sen yoksun diye inan dertligim kederliğim gelmezsen kahrolurum yıkılırım sevgilim seni çok seviyorum

  ♥ Sen sigara dumanın altında yana yana en sonunda kül oldun, sen kibritin hiç yanmayan ucudan birinin hayatından geçmiş oldun !!!

  ♥ Ölmek dünyada unutulup gitmekmiş, ölmek bir kefen giymekmiş, ölmek o soğuk o korkunç ve o kara toprağa girmekmiş... yok be aşkım asıl ölmek "sensizlikmiş"

  ♥ Bir umuttu yanlızlık birşeyleri paylaşamamaktı belki,gözler dalıp giderken, yaralı bir serçeye ağlayan bir buluttu belkide,belki belkilerle dolu bir hayattı bu....

  ♥ Ben Sensizdim..! akşamın yaklaştığı saatlerde. kahrolursun görme ağladığımı. Başlayan düşü şafakla birlikte dağıtır ansızın her gün batımı..

ÜCRET yaşanmış hayat hikayeleri

ÜCRET

Soguk bir kis gecesinde eve dönerken, kaldirimin ortalik yerinde duran genç bir adama rastladim. Derin derin soluk aliyor ve düsmemek için yanindaki elektrik diregine sariliyordu. Bir vitrine bakiyormus gibi yaparak göz ucuyla onu seyrettim. Otuzbes-kirk yaslarinda olmaliydi ve üstü basi da bir sarhostan beklenmeyecek kadar temizdi. Yanindan geçenlerden bazilari yüksek sesle konusarak içki içmenin kötülügünden bahsediyor, bazilari da sadece alayli gülümsemelerle yetiniyordu. Yolun bosalmasini kolladiktan sonra yavasça yanina sokularak:

-Iyi misiniz? diye sordum. Bir ihtiyaciniz var mi?

Zorlukla aralayabildigi dudaklarindan iniltiye benzeyen tek bir kelime çikabildi:

-Hastayim…

Düsmemesi için bir kolumu beline dolayarak taksi beklemeye koyuldum. Aksam vakitlerinde kesilen kar yagisi tekrar baslamis, yavas yavas beyazlanmaya baslayan yollarda birbiriyle yarisan sokak köpeklerinin disinda bir hayat emaresi kalmamisti.

Gece yarisini geçtigimiz için araba bulmaktan ümidimi kestigim sirada, yanimda bir taksi duruverdi. Soföre durumu anlatarak acele etmemiz gerektigini söyledim. Hastamizi zor da olsa arka koltuga yatirarak hastahanenin yolunu tuttuk ve verilen serum tamamlanana kadar iki saate yakin bir süre basucunda bekledik.

Nöbetçi doktor, hastayi en azindan donmaktan kurtardigimizi ifade ediyor, kendine gelmekte olan genç adam ise henüz konusamadigi için, sadece gözlerimizin içine bakip gülümsemekle yetiniyordu. Daha sonra onu soförle birlikte tekrar arabaya bindirip evine götürdük. Hastamizin esi, onun sık sık şeker komasına girdiğini bildiginden müthiş bir paniğe kapılmış ve 5-6 yaşlarındaki yavrusunu da alıp sokağa fırlamıştı.

Bizi görünce koşarak yanımıza geldiler ve büyük bir sevinçle kucaklaştılar. Saatler süren yorgunluğumuz bir anda kaybolmuş, bize nasıl tesekkür edeceğini şaşıran o ailenin mutluluğu karşısında gözlerimiz dolu dolu olmuştu. Ellerimize sarılarak bizi uğurladıklarında, şoföre borcumun ne kadar oldugunu sordum. Bana fark ettirmeden gözyaşlarını silmeye çalışırken:

-Borçlu degil alacaklısın dostum, dedi. Böyle bir iyiliğe beni de ortak etmekle borcunu zaten ödemistin. Ama belki de yirmi yıldır ağlamayı unutan bu adama bu güzel duyguyu hatırlattığın için alacaklı duruma düştün. O mert adamla kucaklaşıp helalleşirken, artık gecenin ayazını duymuyor ve evime yürüyerek gitmek istiyordum. Kim bilir? Belki de yolumun üzerinde yardımımı bekleyen bir insan daha bulabilirdim.

Mutludur o, mutlu olmasaydı duramazdı gelirdi

Mutludur o, mutlu olmasaydı duramazdı gelirdi.

Fakir Kadın KISSADAN HİSSE

Kadının biri, cömert olduğu söylenen yaşlı bir bilgeye gidip:
- Bu şehirde benden fakir insan yok!. demiş. Bana biraz yardım eder misiniz?
Bilge adam, kadının kucağındaki bebeğin bir ipeği andıran yanaklarını okşayıp öptükten sonra:

- Demek fakirsin!. demiş. Hem de çok fakir. Ama karşılıksız yardım yapmak, âdetim değil!. Eğer yardım istiyorsan, çocuğunun parmağını satman gerekir..

Kadın, önce deli olduğunu sanmış bilgenin. Daha sonra da, kötü bir şaka yaptığını... Ama adam ciddî görünüyormuş.

Kadına bir kese altın uzatıp:
- Ayak parmağına da razıyım!. demiş. Zaten cerrah olduğumdan, ona acı çektirmem
Kadın, bütün kanını donduran bu teklif üzerine kaçmayı düşünürken, adam:
- Sadece tırnağını söksem de olur! diye devam etmiş. Biliyorsun zamanla yenisi çıkar.

Kadın, bu ruh hastasına daha fazla dayanamamış. Ve kapıyı çarpıp uzaklaşırken, adam onun arkasından:
- Nasıl bir fakir olduğunu anlayamadım!. diye bağırmış. Kucağındaki hazinenin tırnak kadar bir parçasını, bir kese altına değişmiyorsun!


---------Bazen o kadar başka şeylere yoğunlaşır, kafamızdan sürekli olarak o düşünceleri geçiririz ki, elimizde var olan zenginliklerin farkında bile olmayız.
Sağlık gibi.Evlat gibi.Ana baba,kardeş gibi.----------

Çobanın Aşkı KISSADAN HİSSE

MUTLAKA OKUYUN!

Aşıktı delikanlı. Sevgilisinin isminden baska bir sey bilmediginden mi, konusmaya mecali olmadigindan mi bilinmez, arkadasi anlatiyordu onun halini:

- Gözleri günlerdir uyku görmedi efendim, diyordu, yemiyor, içmiyor, isi gücü, gecesi gündüzü havasi suyu o kiz oldu sanki. Ne desem kar etmiyor, son bir çare diye geldik size. "Halbuki sen bir garip çobansin, o padisahin kizi, davul bile dengi dengine" dedim ya, dinlemiyor efendim, ama herhalde askin gözü kördür diye de buna diyorlar, degil mi efendim…

Ihtiyar adam bu esnada gözlerini dikmis, iskeletinin üstüne deriden bir zirh giydirilmiscesine zayif, çelimsiz, saçi sakalina karismis, uzaklara dalip dalip giden, gözlerinde asktan gayrisi kalmayan diger çobani süzüyordu. Sonra bir ah çekti yüzünü, nefes almadan konusmasini sürdüren delikanliya çevirip tebessüm etti.

- Kolay evlat kolay, dedi, çaresizseniz çare sizsiniz ve tane tane anlatmaya basladi.

Iki genç çobanin, çökmek üzere olan bu dag kulübesinde dertlerine derman aradiklari ihtiyar adam, aslinda padisahin bütün dertlerini paylastigi, her meselesini danistigi bir bilge idi. Yillar önce padisah kendisini taniyip sevdiginde bir tek sey istemisti ondan; burada yasamaya devam edecekti ve kimsecikler bilmeyecekti kim oldugunu. O günden beri de bu kulübede yasiyor, gelen geçene ikram edip, gül alip gül satiyordu. Padisahin kizinin askiyla eriyip muma dönen genç çoban ve yanindaki kadim dostu nereden bilsindi bu garip ihtiyarin padisahin gönlüne sultan oldugunu.

Asik genç, ihtiyar adamin anlattiklarini dinledikten sonra, her seyin bittigi anda baslayan son ümide simsiki sarilanlarin o saf ve tertemiz teslimiyetiyle:

- Sahiden bu kadar kolay mi efendim, dedi, yani o magarada elimde tesbih , kirk gün Allah dersem sevdigime kavusabilir miyim, onunla evlenebilir miyim?

- Evet , dedi bilge, kirk gün o magarada gece gündüz Allah diyeceksin, kirk gün sonra padisahin kizi senindir.

Iki dost hemen yola çiktilar, asik çobanin yüzüne kan, dizlerine derman, yüregine yeniden can gelmisti. Arkadasina sarilip, elinde tespih, gönlünde ask, yüzünde ümit çiçeklerinden örülme bir tebessüm, magaranin yolunu tuttu. Gelir gelmez hiç vakit kaybetmeden diz çöktü, dualar etti, gözlerini kapatti, kalbini padisahin kizina bagladi, eline tesbihini aldi ve dudaklari kipirdamaya basladi: Allah, Allah, Allah…

Günler günleri padisahin kizinin hayaliyle tespih taneleri gibi kovalayadursun, magaranin yakinindaki köyleri bir söylenti çoktan sarmisti. Herkes birbirine karsi dagdaki magarada gece gündüz Allah diyen gençten bahsediyordu. Cami çikisinda ihtiyarlar, çesme basinda kadinlar, tarlada isçiler, top oynarken çocuklar, herkes onu konusuyordu:

- Şu karsi magarada bir genç varmis, kendini Allah’a adamis, gece gündüz durmadan Allah diyormus, Allah Allah …

Aşık dostunun ne halde oldugunu merak eden genç çoban, magaraya geldiginde üç hafta geride kalmisti bile. Bizimkinin gözleri kapaliydi, dudaklarinin da kipirdamadigini görünce, uyuyakaldi herhalde diye düsündü. Tespih tanelerinin parmaklarinin arasinda dolasmaya devam ettigini görünce de, bu nasil uyku diye sordu kendine. Bu sirada gözlerini açan genç adam , karsisinda arkadasini görünce, günlerdir yalnizligiyla paylastiklarini birbiri ardinca anlatmaya basladi: Kirk günün yaridan fazlasi geçmisti, o durmadan Allah diyordu, ama ne padisahin kizi vardi, ne bir haber, ne bir ümit kirintisi… Acaba, diyecek oluyor, yutkunuyor, hayir diyor, tespihine bakiyor, bir kalp gibi atan sag el isaret parmagini sabitlemeye çalisiyor, avuçlarini sıkıyor, gözleri doluyordu. Vedalastilar. Ay isiginda dostunun gözlerine yayilan baskalik dikkatini çekmisti genç çobanin.

Aşık çoban yeniden eline tesbihini aldi, gözlerini kapatti, boynunu neye baglayacagini bilemedigi, kalbine dogru büktü, dudaklari kipirdamiyordu artik, sustu gece, magaranin duvarlari sustu, tükendi her sey, hiç tükendi, an bitti, sadece bir söz kaldi: Allah…

Kirk günün dolmasina üç-bes gün kala, magaradaki dervisin nami bütün ülkeyi sarmis, nihayet sarayin koridorlarinda konusulur olmu stu. Meselenin aslini merak eden padisaha, bu insanlarin bir yerde sürekli kalmadiklarindan, bulunduklari mekana bereket getirdiklerinden, ne yapip-edip bu dervisi ülkelerinde yasamaya ikna etmeleri gerektiginden uzun uzun bahsetti basveziri . Ne yapmasi gerektigini artik bilen padisah, nasil yapmasi gerektigini bilemedigi bütün zamanlarda yaptigi gibi, dag kulübesinin yolunu tuttu. Hürmetle diz çöktü bilge ihtiyarin önünde. Derdini anlatti, derman diledi. Sarayinin yanina bir saray yaptirmaktan, o dervisi veziri yapmaya, sancak-tug vermeye kadar saydigi her sey, bilgenin:

- Hünkarim , gönül erleri mala-mülke, makama-mansiba itibar etmezler, demesiyle son buldu.

Kaderdi bu, padisahlarla köleleri ayni etegin önünde diz çöktürür, birinin derdini digerine derman eyler, ikisini de ayni tebessümle bahtiyar ederdi. Güldü ihtiyar:

- Neden kerimenizin nikahini teklif etmiyorsunuz sultanim, dedi. 

 - Nasil yani, diyebildi, bu serefi bize lütfederler mi, kabul ederler mi?

Kirkinci günün günesi batmak üzereydi genç asigin magarasinin üstünden… Padisah ve ihtiyar bilge en önde, arkalarinda vezirler, onlarin arkasinda halktan merakli bir kalabalik ve en arkada da olup bitenlere bir mana vermeye çalisan asik çobanin arkadasi, magaraya dogru yürümeye basladilar. Bu arada bizim asik kendinden öylesine geçmis, tespihiyle öylesine bir olmustu ki, gelenler içeri girseler ve bir tesbihten baska bir sey bulamasalar sasirmazlardi.

Padisah edepte kusur etmemeye çalisarak içeri girdi, ellerini birbirine bagladi, duyulmasi güç bir sesle;

- Efendim , dedi, sizi ziyarete geldik.

Yavasça basini çevirdi asik , sonra bütün vücuduyla döndü, gözlerinde en ufak bir saskinlik emaresi yoktu, sapsari bir heykel gibiydi. Herkes heyecan içinde. Vezirler, halk, genç çoban, magara, tespih, sessizlik, duvar… Hatta günes bile batmaktan vazgeçmis, kafasini magaranin içine dogru uzatarak olan biteni görme telasindaydi.

Padisah meramini anlatti, türlü tekliflerde bulundu. Ne saray, ne vezirlik, ne tug ne de sancak, hiç birinde gözü yoktu dervisin.

- Efendim , diyebildi en son, sessizce, benim bir kizim var efendim, zat-i alinize layik degil belki, ama lütfeder nikahiniza alirsaniz bizi bahtiyar edersiniz…

Kirk günlük çile nihayet bitmis, olmaz denilen olmustu. Iste asik masukuna kavu s acak , murad hasil olacakti. Bizimkinin arkadasi sevinçten agliyordu. Soru ve cevap sanki bu soru sorulsun, cevabi verilsin diye yaratilmisti. Sessizlik ilk defa bagirmak, haykirmak istiyordu ve bütün gözler genç adamdaydi.

Usulca dogruldu oturdugu yerden, etrafini söyle bir süzdükten sonra, gözlerini padisahin gözlerine dikti, sarhos gibiydi. Kendinden emin bir ifadeyle:

- Hayir , dedi, kizinizi istemiyorum.

Birden ortaligi bir sessizlik kaplayiverdi. Padisah mahzundu, halk hayret içindeydi, vezirler saskinlikla birbirine bakiyor, bilge tebessüm ediyordu. Asik çobanin genç arkadasi yasli gözlerini silip, birden ileri atilarak bozdu sessizligi. Dostunun yanina geldi, kulagina egilip:

- Sen ne yapiyorsun, dedi, kirk gündür bu çileyi ne diye çektin sen, neyi reddettiginin farkinda misin?

Güldü asik çoban gözleriyle ihtiyar bilgeyi arayarak:

- A dostum, dedi, ben kirk gün padisahin kizi için Allah dedim, Allah padisahla vezirlerini ayagima getirdi. Ya bir de Allah için "Allah" deseydim…

Adam gazeteye ilan vermiş: "Eş arıyorum". Ertesi gün yüzlerce mektup almış

Adam gazeteye ilan vermiş: "Eş arıyorum". Ertesi gün yüzlerce mektup almış..
"Benimkini alabilirsin" :))

pişmanlık sözleri uzun/kısa/resimli/mevlana



Pişmanlık Sözleri, Pişmanlık Sözleri Yeni, Pişmanlık Sözleri Kısa, Pişmanlık Sözleri Uzun, Pişmanlık Sözleri Facebook, Pişmanlık Sözleri İlgili Mesajlar, Konulu Sözler Pişmanlık Sözleri , En Anlamlı Pişmanlık Sözleri, Pişmanlık Sözleri Şiirler, En Güzel Pişmanlık Sözleri, Sevgiliye Pişmanlık Sözleri, Yazılar Pişmanlık Sözleri Face İçin En Uzun Pişmanlık Sözleri Mesajlar Anlamlı Pişmanlık Sözleri Cümleler Mesajlar



Sen gitme ! Takvimden günler gitsin , ömrümden ömrüm ! Ama sen gitme ! Hüküm giydir ömrüme , bana denk gelen en bereketli mevsim ol ; Sonbahar ol, ilkbahar ol ama gitme !



Şuan sen onu düşünüyor ve ondan mesaj bekliyorsun ya...O ne yapıyor?Başkalarıyla mesajlaşıyor ve en kötüsüde sen onun aklının ucundan bile geçmiyorsun.



Benim Aptallığımdı*Sana Yaşattığım Telaşlı Mutluluklar İçin Özür Dilerim. Yüzüme Kapattığın Kapıların Hesabını Sana Değil*Koşarak Gelen Ayaklarıma Sorarım...



Sonunda eyvah diyeceğin şeylere başta eyvallah deme  pişman ol fakat pişman ölme (Necip Fazıl KISAKÜREK)

KİMSE GEÇMİŞİNİ GERİ ALACAK KADAR ZENGİN DEĞİLDİR.

Pişman olursun fayda vermez.. İş işten geçer zaman geri gelmez.. Sakın kırma kimsenin kalbini.. Kırılan kalpler kolay düzelmez !

Gidilmemiş yerlerin, okunmamış kitapların, dilimin ucuna takılıp kalmış cümlelerin pişmanlığını duyuyorum en çok..


Öldürecektim Seni BendeKendimde O Gücü Bulabilseydim Eğer



Sindiremeyecektim Senden Kalanları Benden Uzak Mezarlara Koymaya!!!Diyar Diyar Dolaşıp Yine İçime Gömecektim Seni En Sonunda“Ben Demiştim”Diyenlere, Üzüntümü Belli Etmemek İçin Kuşandığım Mekanik Tebessümlerimin Ardındaki Yaşlarla Sulayacaktım Taze Mezar Toprağına Ektiğim Çiçekleri
Ama Ben Seni İçimde Öldürmeye Kıyamadım
Başarabilseydim İncitecektim Seniİncinmişliğimin Verdiği Cahil Cesaretle





Hayat, adanmak için değil yaşanmak içinmiş. Bunu sana adadığım hayatı mahvettiğinde anladım.

İstediğimiz bir şey için düşünerek hareket eder pişman oluruz, düşünmeden hareket eder yine pişman oluruz. Ne yapalım, anlamadım gitti.

Hayattaki en büyük pişmanlık pişman olurum diye yapmadıklarımızdır. Tolstoy.

Ne Var Ne Yok Sayıp Dökecektim Karşına GeçipKendimi Hayrete Düşürürcesine Birer Tokat Gibi Vuracaktım Hiç Kullanmadığım O Ağır Lafları

“Uzak dediğin önce içinde birikir insanın, Sonrası yalnızca yoldur.. ”

Bir kelebeğin canını yaktığında,ertesi gün özür dileyemezsin...


Ya bendeki sevginin birazını ona ver,ya ondaki vurdumduymazlığın birazını bana.
Kıracaktım Seni Binbir Parçaya Ayırana Kadar
Duvardan Duvara Fırlatacaktım Sevgi Diye Önüme Sunduğun Hastalıklı DuygularınıAma Ben Seni İncitmeye De KıyamadımElimden Gelseydi Unutacaktım Seni
Gözlerimden Silecektim Hayalini Ve Dilimden AdınıDuman Duman Atacaktım Seni Bu Şehirdeki Tüm Bacalardan;Ama Soluduğum Havaya Karışıp Yine Dolacaktın CiğerlerimeOnlarca Damla Döküp Göz Pınarlarımdan Akıtacaktım Seni Sevgimin Atığı Diye Ama Islaklığın Kalacaktı Elmacık KemiklerimdeBu Kez De Tenimin Tuzuna Karışacaktın
“Sözümü Tutacağım ,Adını Anmayacağım” Nağmelerini Dinleyip Neyi Unutacağımı Unutacaktım Seni Unutayım Derken
Zaten Ben Seni Unutmaya Da Kıyamadım
Ne Kadar Çabuk Geldi Ayrılık
Oysa Daha Yeni Başlamıştık Birbirimize Ayak Uydurmaya,Daha Doğrusu Ayak UyduramamayaNedensizliklerin İç Çekişlerini Dinlerken Vedalar Bozdu SuskunluğumuzuBana Mıydı Kızgınlığın Yoksa Kendine Mi AnlamadımKaçar Gibi Veda EttinOysa Ben Seni Sevmelere Doyamadım!!!

Hiddet ekilen yerden pişmanlık biçilir (Alessandro Manzoni)
Zamanında söylemen gerekenleri söylemezsen SEVİLEN üzgün olur SEVEN hem üzgün hem pişman olur!!!


Dünyadaki en sağır edici SES, Acı çeken bir mazlumun SUSKUNLUĞUDUR

Dünyadaki en sağır edici SES,
Acı çeken bir mazlumun SUSKUNLUĞUDUR.!

Yani böyle şeyleri söylemek zor ama ben seninle çok mutluyum


Hayatın püf noktaları




Duydum ki beni çekemeyenler varmış, sizin frekansınız bozuksa ben ne yapayım

Duydum ki beni çekemeyenler varmış, sizin frekansınız bozuksa ben ne yapayım...:)))

Maliyeciler ormana gelmiş FIKRA


Elindeki tesbihin imamesi gibiyim yar. İtsen de çeksen de sana gelirim

Elindeki tesbihin imamesi gibiyim yar. İtsen de çeksen de sana gelirim...

Rakı ile kahve arasındaki fark


Uzaktaki birini nasıl bu kadar seviyorsun diyorlar

Uzaktaki birini nasıl bu kadar seviyorsun diyorlar.
Gözü gözüme değil, yüreği yüreğime değdi bilmiyorlar...

Hayat fırtınada sığınak bulmak değildir, yağmurda dans etmeyi öğrenmektir

Hayat fırtınada sığınak bulmak değildir, yağmurda dans etmeyi öğrenmektir..

Güven duygusu bir kere kaybedilir ve sonrası hep şüphedir

Güven duygusu bir kere kaybedilir ve sonrası hep şüphedir...

Ölümden sonra bile hayat varken, senden sonra neden olmasın ki

Ölümden sonra bile hayat varken, senden sonra neden olmasın ki..?

Bazen bir şarkıya binip, kulağının dibine kadar geliyorum, farketmiyorsun

Bazen bir şarkıya binip, kulağının dibine kadar geliyorum, farketmiyorsun...

KARİYER karı yer


Senin küle çevirdiğin bir kalbe, bir başkası üfleyerek CAN VERİR

UNUTMA..!
Senin küle çevirdiğin bir kalbe, bir başkası üfleyerek CAN VERİR.

Doğru zamanda doğru sebeple doğru kişiyle olacaksa eğer, BEKLEMEYE DEĞER


BEĞEN


Söyle oralara senin kıymetini bilsin

Söyle oralara senin kıymetini bilsin,
Oralar güzelse eğer, tek sebebi sensin...

Ucuz olsun ekmek ve pahalı olsun insan hayatı


HIYAR


İyiler hep kazanır diyen ibne


Kıskandırmakla Tiksindirmek Arasındaki İnce Çizgi


Elektrik Süpürgesi FIKRA