BABA NOEL'Mi?
KORKUT DEDE'Mi ?
YOKSA iKiSi DE AYNI KİŞİLİK AYAZ ATA MI?
Her yıl sonunda hep aynı tepkilerle karşılaşırız.
Noel baba ve Dede korkut kıyaslamaları.
Sessiz kalıp kenardan bakınca bile utanıyor insan.
Cehaletin ucubeye çevirdiği bu insanlarla aynı vatanı paylaşmaktan.
Hatta karikatürlerle yumruk bile atıyorlar .
O şekilde bir sanatsal çizim yeteneğinin bu şekilde bir fikre hizmet etmesine bile çok üzücü.
Arada bizim Hoca Nasrettin'i kaynatırlar nedense hiç değilse adı belli, yurdu belli, kendi belli.
Ama konumuz Nasrettin değil buna sonra değiniriz geçelim.
Hadi beyni uyuşuk kendini Türk zanneden araplaşmış ama farkında olmayan cahil magandaları geçtik,
Koca koca Sözde Okumuş mevkilere gelmiş müftü olmuş adamlar bile hayal ürünü bir imgeyi hedef alıp cephe kurar akla hayale gelmeyecek hakaretler ederler.
Sahtekar diyorlar.
Terbiyeli bir insan olsa bacadan değil kapıdan girer diyorlar.
Noel baba kapitalizmin tüketim tuzağı diyorlar.
Hristiyanlık misyoneri diyorlar.
Bize kendi kültürümüzü unutturmak için var diyorlar.
Bizim Kültürümüz bize gerçekten bunları söyletiyorsa,söyleten kültür değil bizim o kendi kültürümüze bakış anlayış tarzımızdır.
Yerin dibine batsın bu tarz ve bir daha çıkmasın diyoruz.
Anadolu ve asya kültüründe böyle bir şey yoktur.
Bu ne türk kültürüdür ne kürt, ne de Anadolu'nun başka etniği,
Bu ne türk kültürüdür ne kürt, ne de Anadolu'nun başka etniği,
Kültürler ve dinler sabittir.
Ama o dine ve kültüre bakış farklı farklıdır.
Kimileri kötü bakar, yanlış yapar
Kimileri doğru bakar iyi yapar.
Bu sevgiye bağlıdır.
Sevgi de kişiye bağlıdır
Kimi bencilliği, dar görüşü,insandan,insan hayatından,insan sevgisinden daha önemli hale getirdiği kutsamayı sevgi zanneder.
işte bu sevgi anlayışı kötüdür.
Ayrımcılık getirir
Kötülük getirir,
Nefret getirir
Ötekileştirme getirir.
Ölüm getirir.
Dede korkut varken neden Noel babayı seviyormuşuz.
Sen dede korkut'u daha çok sev,
O'nu hazırla,
Üzerine çalış,
Emek ver,
Tüm dünya'ya sun,
Tanıt, sevdir engel olan mı var?.
Hatta Noel babayla birlikte kopuz çaldır.
O'nu hazırla,
Üzerine çalış,
Emek ver,
Tüm dünya'ya sun,
Tanıt, sevdir engel olan mı var?.
Hatta Noel babayla birlikte kopuz çaldır.
iksini aynı geyik arabasına bindir gezdir.
Bu noel baba'ya nefret duyman mı gerektirir.?
Bu çirkinliğin nereden geliyor.
Bu çirkinliğin nereden geliyor.
Biz dinimizde ve kültürümüzde hiç bir zaman doğru sevmesini ögrenemedik.
Doğru sevmek nasıl olur.
Doğru sevmek başka sevgilere açık olur.
Bir kültüre,bir dine ve inanışa sevgi duyarken seninkinden farklı olana açık olmazsan,ayrımcılık yaparsan,nefret edersen,ona kötü gözle bakarsan,mutlaka bir yerde bir yanlış var demektir.
Ya kültüründe ve dininde,Yada kültürünü ve dinini öğreniş ve algılayış biçiminde .
Bir şeye duyulan sevgi farklı olan başka şeylere nefreti getiriyorsa o sevgi değildir.
Sevgi zannedilen bencillik ve kötülüktür.
Doğru ve gerçek sevgiler farklılıklara açık olur, ayrımcı ötekileştirici olmaz, oluyorsa tek cümleyle kötüdür zararlıdır ve o sevgi değildir.!.
din bile olsa kutsaliyeti hak etmiyordur
din bile olsa kutsaliyeti hak etmiyordur
Noel BABA kim ?
Aslında Noel baba diye biri yok, hiç de olmadı.
Tamamen masal ve hayal ürünü bir efsane olmasına rağmen romalıların hristiyanlığı yeni kabul ettiği yüzyıllarda Antalya patara yada Demre'de yaşamış olan gerçek adı tam olarak bilinmeyen Hristiyanların sonradan Saint-Nicolas adını verdikleri bir aziz ile ödeşleştirilmiştir.
Noel babanın bacadan girmesinin kökeninde Anadolu ve belki de eski unutulan Türk Kültürü vardır.
Bin yıl önce bu topraklarda insanlar yoksul ama özgürdü.
Köylüler ve halk bizansın sadece adını duyardı.
Ankara' karargahından ayrılmazdı bile askerler.
En güçsüz zamanlarıydı bizansın.
Her milletten her dinden insan yaşardı Anadolu'da.
Yahudi Ermeni Rum Türkmen moğol kaçkını ortaasyalılar.
Acem farslı arap kürt hepsi vardı.
Hepsi de az çok birbirlerinin dilini bilir anlaşırladı.
çünkü hepsinin bir birlerine ihtiyacı vardı.
Ermeniler zanaatkardı.
Yahudiler ticaret erbabıydı.
Rumlar esnaftı.
Türkmenler ve müslümanlar tarım ve hayvancılıkla avcılıkla meşguldu.
Herkesin dini ayrı olsa da yaradanlarının tek olduğunu bilirlerdi.
Musevi ortadoks tengrici şamanist zerdüşt hepsi yaradanlarına kendi dillerinde ibadet ederlerdi.
inançlarından dolayı hiç bir zaman anlaşmazlık yaşamazlardı.
çünkü müslümanlarda sonradan Mevlana ve Yunus Emre'nin etkilendiği Ahmet yesevi Hallaç'ı mansur gibi alimlerin insan sevgisini ön planda tutan bir islam anlayışı ile özdeşleşmişlerdi.
Bu bir tür orta asya önceki inançlarıyla islam inancının iyiye güzele ve sevgiye dayalı senteziydi.
komşular birbirlerine bağlıydı biri hasta olsa hangi dinden olursa olsun onu hekime kadar sırtında taşır götürürdü.
Kimsenin kapısında kilit olmaz herkesin her şeyi ihtiyacı olanlara açık olurdu.çünkü tek güvenceleri ve sigortaları yine birbirleriydi.
Bu tür içtenlik ve yakınlık özel bir davranış gibi değil,gelenek ve görenekleri bu şekilde oturmuş ve alışkanlık halini almıştı.
Bu insanlar birbirine hiç sadaka vermezlerdi.
Bu tür bir alışkanlık onlar için yüz kızartıcıydı.
Eskiden insanların geçimi ancak kendilerine yetecek kadardı.
Hayvanlarla günde en fazla bir yada iki dönüm işleyebilirlerdi.
Bir insanın başına bir kaza geldiğinde zor durumda kaldığında mahsülünü dolu alır, soğuk alır, yada hastalıktan olmadığı zaman.veya sel yangın gibi bir kazaya ugradığında insanlar kimseden yardım istemez. sadece tanrı'larına dua ederler tanrı'larından yardım isterlerdi.
Onun zor durumda olduğunu bilen komşusu köylüsü onun ihtiyacı olan malzemeyi gece gizlice onun bacasından içeriye atardı.
Yardım eden kişi bunu yardıma muhtaç insana değil tanrı'ya bağışlardı.
Yardımı alan kişi bunun tanrı'dan geldiğine inanır,kimseye karşı kendini borçlu hissetmezdi.
Yardım eden kişi kendisinin yardım ettiğini Allah'tan başka kimse bilmez bilirse veya dolaylı yönden şüphe duyulacak bir davranışta bulunursa,bunun sevabı olmaz aksine yardım ettiği kişiye borçlu sayılırdı.
çünkü o zaman Allah aradan çıkmış olacak.Yardım alan kişi kendine yardım edeni tahmin ederse ona karşı kendini borçlu hissedecek.sürekli ona minnet duyacak eziklik hissedecek.
Bu şekilde yardım eden kişi yardım ettiği adamın manevi olarak hakkını yemiş olacaktı.
Yardım edenin ettiği yardım başkalarına duyulur ve tahmin edilirse çevrede bunun itibarını kazanacak ve ettiği yardımdan daha fazlasını almış olacaktı.
O nedenle iyilik yapmak isteyenler yapacağı iyiliği Allah'a yapmış sayılır,ahirette bunun karşılığı ile ödüllendirilir.
Yardım alan kişi de Tanrı'sına şükreder ve bağlılığını sürdürür.
insanlar bu şekilde ayrışmadan birbirlerini rencide etmeden sevgiyle yaşayıp giderlerdi.
Noel babanın bacadan hediye atmasının kökeni de taaa oralara dayanır.
iyi insan her şeye sevgi duyacağına göre bizler ayrımcı değil birleştirici olmalıyız.
O halde Bizler DeDe Korkut ve Noel BABA'nin ortak yönlerine bakalım,
ikisi de Anadolu'da yaşamış.
ikisi de Antalya'lı.
ikisi de aynı yüzyılda yaşamış.
ikisi de Müslüman degildi.
ikisinin de gerçek adları belli değil.
ikisi de çocukların sevgilisi.
ikisi de iyilik Güzellik ve bilgelik sembolü
ikisininde aynı şekilde sakalları var.
ikisinin de aynı tipte şapkaları var.
Bu kadar ortak yönlerden sonra neden ikisi ayni kişi olmasın.
Azeriler, iranlılar, aleviler kızılbaş diye aynı kişinin başına bir kırmızı bant bağlar.
Hristiyanlar bir geyik arabası ile gökyüzünde uçurur.
Türkçüler eline bir kopuz la kılıç verir.
Arapcı suniler daha muhammed'in doğmasına 150 yıl varken adamı müslüman yapar.eline tesbih verir eski yazı okutur namaz kıldırır.
Dinler ve dinleri kullanan sistem işte böyle sizin cehaletinizi ve içinizdeki nefreti uyandırıp aynı kişiyi ayrıştırıp bölerek sizi birbirinizle kavga ettirir.
Kaldı ki en üstte ki resimde orta asya Türklerinin efsane kahramanı olduğu düşünülen Ayaz atanın görüntüsünü inceleyelim.
Türklüğün toteminin kurt olduğu kadar beyaz asya parsı ve ren geyikleri olduğunu da var sayarsak noel baba tam da bir türk kültürüne ne kadar uyumlu olduğu çok kolay anlaşılır.
Sonuç efsaneleri insanlar yaratır ve insanlar değiştikçe ayrıştıkça efsane kahramanların da değiştirip ayrıştırır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder