Türkiye Hakkında Bilgi

TÜRKİYE
Yüzölçümü :779.452 km²,
Nüfusu : 75 milyon
Yönetim şekli : Cumhuriyet
Başkenti : Ankara
Para Birimi: Türk Lirası
Eğitim : İlköğretim zorunlu ve Devlet okulları parasızdır.
Önemli Kentler : İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Gaziantep, Konya, Mersin, Kayseri, Eskişehir, Antalya, Diyarbakır, Samsun, Şanlıurfa, Malatya, İzmit.
Sanayi : Dokuma, Gıda, Demir-Çelik, Dayanıklı Tüketim Malları, Motorlu Araçlar, Çimento, Şeker, Kâğıt, Plastik, Kimyasal Maddeler ve Orman Ürünleri.
Türkiye Haritası

 Türkiye'nin uluslararası telefon kodu +90 dır.



Türkiye ;
       Bir Akdeniz ve Ortadoğu ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti'nin hem Asya'da hem de Avrupa'da toprakları vardır. Üç yanı denizlerle çevrili olan Türkiye'nin genel görünümü kabaca bir dikdörtgeni andırır. Doğu- Batı doğrultusunda Asya Kıtasının batı kesiminden, Avrupa Kıtasının güneydoğu kesimine doğru sokulan bu toprakların uzunluğu yaklaşık 1.600 km kadardır. Türkiye, adını bu topraklara Asya'dan gelerek yerleşen Türkmenler ile öteki bazı halk topluluklarının daha sonraki kuşaklarını oluşturan Türkler'den alır.
       Kuzeyde Karadeniz, doğuda SSCB ve İran, güneydoğuda Irak ve Suriye, güneyde Akdeniz, batıda Ege Denizi, kuzeybatıda da Yunanistan ve Bulgaristan'la çevrili olan Türkiye'nin kara ve deniz sınırları uzunluğunun toplamı 11.000 km'yi aşar. Ülke yüzölçümünün yaklaşık %97'si Asya kıtasında, %3 kadarı da Avrupa kıtasındadır. Türkiye'nin Asya kıtasındaki toprakları Anadolu, Avrupa kıtasındaki toprakları ise Trakya olarak adlandırılır. Çanakkale ve İstanbul Boğazlarıyla Marmara Denizi bu toprakları birbirinden ayırır.
       Yaklaşık 8.333 km olan deniz sınırlarının % 78'ini Anadolu kıyıları, % 13'ünü adaların kıyıları, % 9'unu da Trakya kıyıları oluşturur. Bu sınırların üçte biri Ege Denizi kıyısındadır. Kara sınırlarının uzunluğu ise yaklaşık 2.753 km'dir. Kara sınırlarının en uzunu 877 km'yi bulan Suriye sınırıdır. Bunu 610 km uzunluğundaki SSCB, 454 km uzunluğundaki İran, 331 km uzunluğundaki Irak, 269 km boyunca uzanan Bulgaristan sınırı izler. Kara sınırlarının en kısa olan bölümü 212 km uzunluğundaki Yunanistan sınırıdır. Bu sınırlar içinde yer alan ülkenin en kuzey noktası sinop ilindeki İnceburun, en doğu ucu Kars ilinin güneydoğusunda, Türkiye'nin hem SSCB'ye hem de İran'a komşu olduğu nokta, en güney noktası Hatay ilinin Yayladağı ilçesine bağlı olan ve eskiden Beysun adıyla anılan Topraktutan köyünün güneyi, en batı noktası da Gökçeadanın batı ucunu oluşturan Avlaka Burnu'dur.
       Kara sınırlarının kıyıya ulaştığı noktalar Anadolu'da Artvin ilindeki Sarp köyü ile Hatay ilindeki Güvercinkaya, Trakya'da Kırklareli ilindeki Rezve deresi ağzı ile Edirne ilindeki Enez'in batısında Meriç ırmağı ağzıdır.
       Büyük bölümü Asya'da yer alan Türkiye yüzölçümü açısından SSCB, Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan, Suudi Arabistan, Endonezya, İran, Moğolistan ve Pakistan'dan sonra bu kıtanın dokuzuncu büyük ülkesidir.
       Asya ile Avrupa arasında büyük bir köprü oluşturan Türkiye toprakları tarih boyunca birçok uygarlığın beşiği olmasıyla tanınır. İklim ve Doğal kaynaklar açısından yerleşmeye çok elverişli olan bu topraklarda yaşayan birçok halkın farklı dönemlerdeki kültürlerine ait çeşitli izlere ülkenin hemen her köşesinde sıkça rastlanır. Kıyılarındaki liman kentlerine ulaşan önemli kervan yollarının daetkisiyle oluşan zenginliği ele geçirmek isteyen birçok güçlü devletin saldırısıyla yıkıma uğrayan ülke, bu zenginliklerin çok çeşitli olmasının sağladığı üstünlük nedeniyle yaralarını kısa zamanda onararak yeni uygarlık değerleri yarattı. Dünyada gıda maddesi üretimi kendi gereksinimini karşılayan ender ülkelerden biri olan Türkiye, coğrafî konum açısından önemini günümüzde de korumaktadır. Yaz mevsimi başlarında Akdeniz kıyısında denize girilirken Toroslar'ın yüksek yamaçlarında kayak yapılabilen ve doğu kesimi yer yer karla kaplı olan Türkiye, doğal güzellikleri ve zenginlikleriyle büyük bir turizm potansiyeline sahiptir.

Türkiye'nin Bölgeleri

Türkiye'nin Coğrafî Yapısı
       Ortalama yükseltisi 1.131 metre olan Türkiye, yüksek bir ülkedir. Orta kesimi çukurluk olan ve kenarlara doğru gidildikçe yükselen ülkenin kıyılarında genellikle fazla genişlemeyen alçak düzlükler yer alır. akarsu vadileriyle derin biçimde parçalanmış orta yükseklikteki dalgalı düzlüklerden oluşan yaylalara daha çok ülkenin orta kesiminde rastlanır.
       Karadeniz kıyısına paralel olarak uzanan Kuzey anadolu Dağları ile Akdeniz kıyısına paralel olarak uzanan Toroslar, ülkenin kuzey ve güney kesimlerindeyay biçimli yüksek dağ dizilerinden oluşur. Bu dağ dizilerinin yükseltisi doğuya doğru gidildikçe artar. Doğu Anadolu Bölgesinde birbirine yaklaşan Kuzey Anadolu Dağları ve Toroslara bağlı dağ sıraları düğümü andıran bir görünümün ortaya çıkmasına yol açar. Ülkenin en yüksek alanları bu bölgededir. Güneydoğu Toroslar yayının güneyinde yer alan Güneydoğu Anadolu Bölgesi önemli bir yükseltiye rastlanmayan eşik alanlar ile yayla ve ovalardan oluşur. Ülkenin batı kesiminde ise dağlar denize dik olarak uzanır. Bir elin parmaklarını andıran bu dağlar, çöküntü alanlarıyla birbirinden ayrılır. bu kesimde genellikle doğu-batı doğrultusunda akan ırmakların taşıdığı alüvyonların birikmesiyle oluk biçimli çukur alanlarda oluşan ovalar ülkedeki en verimli tarım alanlarıdır. Türkiye'nin Trakyadaki toprakları fazla yüksek sayılmaz. Kuzey ve doğu kesimi Istranca (Yıldız) Dağları, güney ve güneybatı kesimi Işıklar (Ganos) ve Koru Dağları tarafından engebelendirilen bu topraklarınorta ve batı kesiminde alçak dalgalı düzlükler yer alır. Orta kesiminde Ergene havzası bulunan Trakya, yüzey şekilleri açısından bir çanağı andırır.
       İlk jeolojik zamanlarda oluşan kıvrımlanmalarla belirmeye başlayan ülke toprakları sonraki jeolojik dönemlerde aşınmış, göl ve denizlerle kaplanmış, kırıklar boyunca yer yer çökmüş ve yükselmiştir. Ağrı, Süphan, Nemrut, Erciyes ve Hasan Dağları gibi sönmüş yanardağlar magmanın bu kırıklardan yeryüzüne çıkması sonucunda oluşmuştur.
       Türkiye 'de son jeolojik dönemde geliştiği sanılan iki kırık  fay kuşağı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Anadolu'nun içlerinden Yunanistan'a kadar uzanan Kuzey Anadolu kırık kuşağı, ikincisi ise KArlıova'dan Akdeniz'e doğru uzanan Doğu Anadolu kırık kuşağıdır. Bu kırık kuşakları ile çevresi etkinliğini sürdürmekte olan önemli deprem bölgeleridir. Bu bölgeler içindeki Erzincan'da 1939'daki bir deprem 33 bine yakın insanın yaşamını yitirmesine sebep olmuştur.
       Kıyıların açığında irili ufaklı birçok ada vardır. Birkaç kayalık dışında Karadeniz  adadan yoksundur. Akdeniz kıyıları açığında da önemli ve büyük bir adaya rastlanmaz. Türkiye'nin en büyük adaları Ege ve Marmara denizlerindedir. Bunlardan başlıcaları Gökçeada, Marmara Adası, Boca ada, Uzun Ada, Heybeli Ada, Kınalı Ada ve Cunda Adası'dır.
       Yüzey şekillerinin çeşitlilik göstermesi yaşam koşullarını önemli ölçüde belirler. Ülkenin kıyıdan uzak iç kesimi ile yüksek doğu kesimi denizlerin etkisine kapalıdır. Bu kesimlerde yağış az, doğal bitki örtüsü cılız, iklim serttir. Buna bağlı olarak kıyı kesimleri ile suyu bol ovalık kesimlerde sık olan yerleşim yerleri yarı kurak ve yüksek kesimlerde oldukça seyrektir.

Akarsular ve Göller
       Türkiye'den kaynaklanan akarsuların büyük bölümü denizlere ulaşır. Özellikle İç Anadolu Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgesinin bazı kesimlerinden doğan akarsular ise denize kadar ulaşamaz ve kapalı havzalarda sona erer.
       Akarsu kaynakları açısından zengin bir ülke olan Türkiye'nin önemli özelliklerinden biri de Atlas Okyanusu ve Hint Okyanusu havzalarını birbirinden ayıran su bölümü çizgisinin buradan geçmesidir. Türkiye'de akarsuyu olmayan coğrafi bölge yoktur. En çok su taşıyan akarsular Doğu Anadolu Bölgesinden kaynaklanır. En az akarsu kaynağı bulunan bölge ise Güneydoğu Anadolu'dur.
       Ülke topraklarının yaklaşık % 60'ından kaynaklanan sular Atlas Okyanusu havzasını oluşturan denizlere boşalır. Bu suları toplayan başlıca akarsulardan Çoruh ırmağı, Yeşilırmak, Kızılırmak ve Sakarya Irmağı Karadeniz'e, Susurluk, Kocabaş ve Gönen Çayları Marmara Denizine, Ergene ve Meriç ırmakları ile Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes ırmakları Ege Denizi'ne, Dalaman, Eşen, Aksu ve Manavgat çayları ile Seyhan, Ceyhan ve Asi ırmakları Akdeniz'e dökülür. Bu toprakların %24'üne yakın bölümünün suları dicle ve Fırat ırmakları aracılığıyla Hint Okyanusu havzasının bir bölümünü oluşturan Basra Körfezine ulaşır. Ülke sınırları dışında bir kapalı havza olan Hazar Denizine ulaşan Kura ve Aras ırmaklarının su toplama alanı ise % 3 kadardır. Ülkenin değişik bölgelerinde yer alan çeşitli kapalı havzalara su gönderen alanların toplamı ise % 13 dolayındadır. Suları denize ulaşmayan bu topraklardan çıkan akarsuların ulaştığı en önemli kapalı havzalar Tuz ve Van gölleri ile çukur kesimlerinde bazı bataklık ve su birikintilerine rastlanan Konya Ovası'dır. Türiye'den doğan akarsuların başlıca ortak özelliği, taşıdıkları su miktarının mevsimlere göre büyük değişiklik göstermesidir. Karların erimesine bağlı olarak akarsuların hemen tümü ilkbaharda kabarır ve yer yer taşkınlara yol açar.
        Türkiye'de 200 den fazla doğal göl vardır. Bu göllerden yaklaşık yarısının yüzölçümü 5 km²'den küçüktür. En büyük göller başta Van Gölü olmak üzere Tuz Gölü, Beyşehir ve Eğridir Gölleridir. En derinleri Van, Çıldır, Burdur ve Hazar Gölleri, en sığları ise Tuz, Akşehir, Ulubat ve Manyas gölleridir. Bazı bölgeler göl açısından oldukça zengin iken, bazı bölgelerde ise hiç göle rastlanmaz. En az göle rastlanan yöreler Güneydoğu anadolu ve Karadeniz bölgelerindedir. Marmara Bölgesi'nin Trakya bölümünde de çok az göl vardır. En çok göle rastlanan yöreler Doğu Anadolu, Akdeniz ve Marmara bölgelerindedir. Çok sayıda gölün yer alması nedeniyle Akdeniz Bölgesindeki Antalya bölümünün kuzey kesimi Göller yöresi adıyla anılır.
       Göllerden bir bölümünün suları tatlı, bir bölümünün suları ise az tuzlu, diğerleri de tuzlu ve acıdır. Dışa akışı olmayan kapalı havza konumundaki göllerin suları arazinin yapısına bağlı olarak tuzlu yada acıdır. Denizle su alışverişi içinde olduğundan birer kıyı gölü olan lagünlerin suları az tuzludur. Suları tatlı olan başlıca göller Beyşehir, Eğridir ve İznik gölleridir. Van Gölü'nün sularının acı olmasının nedeni, bileşiminde soda bulunmasıdır. Tuz ve Burdur gölleri ile Acı Göl'ün suları ise tuzludur. Türkiye'de 100 den çok yapay göl vardır. Suları tatlı olan akarsular ile göllerin tümünde balık yaşar. Bu göllerin bazılarında kerevit de bulunmaktadır. Lagünler balık açısından oldukça zengindir. Suları tatlı olmayan bazı gölleri besleyen akarsuların bazı kesimlerinde de balığa rastlanır. Baraj göllerinde balık da yetiştirilmektedir.

Türkiye'nin İklimi ve Bitki Örtüsü
       Türkiye üç farklı iklim tipinin etkisi altındadır. Genel olarak orta iklim kuşağı içinde yer almakla birlikte bazı kesimlerinin denize uzak oluşu, yükseklik ve dağların kıyıya paralel olarak uzanışı gibi nedenler bu farklılığa yol açar. Akdeniz Bölgesi'nin tümüne yakını ile Ege Bölge'sinin asıl Ege Bölümü ve Marmara Bölgesi Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Akdeniz ikliminin en genel özelliği yazların sıcak ve kurak, kışların da ılık ve yağışlı geçmesidir. Kar yağışının da görüldüğü Marmara Bölgesi'nde yazlar daha az kurak kışlar ise serin geçer.
       Karadeniz ve Marmara bölgelerinin Karadeniz'e komşu olan kıyı kesimi her mevsim yağışlı olan bir iklimin etkisi altında kalır. Bu iklimin en belirgin özelliği fazla uzun olmayan yazların oldukça sıcak, kışların da uzun, sert ve kar yağışlı geçmesidir. Az yağış görülen bu iklim tipinde günlük ve yıllık sıcaklık farkları büyüktür. Bozkır ikliminin etkisi altında kalan bölgelerde sıcaklık ve yağış açısından bazı farklılıklar görülür. Kışları en soğuk ve en uzun, buna karşılık yazları en kısa olan bölge Doğu Anadolu'dur. doğu Anadolu'nun kuzeydoğu kesimi ile doğu Karadeniz bölümünün doğu ve güneydoğu kesimi en çok yazın yağış alır. Oysa Doğu Anadolu Bölgesi'nin büyük bölümüne en çok ilkbaharda ve kışın yağış düşer. İç Batı Anadolu'nun bir bölümü, Göller Yöresi ve Güney doğu Anadolu Bölgesinin en çok yağış aldığı mevsim kıştır. İç Anadolu Bölgesi ile komşu bölgelerin kıyıdan uzak kesimlerine yağışın en çok düştüğü mevsim ise ilkbahardır. Başta İç Anadolu olmak üzere yazları çok sıcak geçen Güneydoğu Anadolu ülkenin en kurak bölgeleridir.
       Türkiye, yüzey şekilleri ve iklim koşullarına bağlı olarak doğal bitki örtüsü açısından komşularına göre zengin bir ülke sayılır. Toplam olarak onbin kadar bitki türü saptanan ülkede çok çeşitli bitki topluluklarına rastlanır. Türkiye'de doğal bitki örtüsü ülkeyi etkileyen iklim tipleriyle uyum içindedir.
       Akdeniz ikliminin etkilediği bölgelerin tanıtıcı bitki örtüsü makidir. Makiler, Akdeniz ikliminin uzun yaz kuraklığına uymuş olan, sürekli yeşil, genellikle sert ve geniş yapraklı çalı yada bodur ağaçlardan oluşur. Delice zeytin adıyla da anılan yabani zeytinin yayılma alanlarının genel olarak akdeniz ikliminden etkilenen bölgelerin sınırını belirlediği kabul edilir. Aşırı otlatma ve yangın gibi nedenlerle makinin ortadan kalkmasından sonra toprak açısından oldukça yoksullaşan alanlarda yetişen seyrek bitki örtüsüne garig adı verilir. Kuraklığa makiden daha dayanıklı olan kermes meşesi, ladin ve kekik birer garig türüdür. Akdeniz bitki toplulukları arasında ormanlar da geniş alanlar kaplar. Makiler bu ormanların yangınlarla yada insan eliyle yok edilmesi sonucunda ortaya çıkmış bir bitki örtüsüdür. Ege Bölgesi'nin kuzeybatı kesiminde fıstık çamı topluluklarına, Muğla ili kıyılarında da yer yer orman oluşturan günlük ağaçlarına rastlanır.
       Ilıman ve nemli bir iklimin etkisinde kalan Karadeniz Bölgesi'nin kıyı kesimi doğal bitki örtüsü açısından çok zengindir. Kıyının hemen ardında birdenbire yükselen dağların denize bakan yamaçları bol yağış aldığından gür ormanlarla kaplıdır. Karadeniz kıyısı boyunca alçaklarda daha çok meşe, gürgen, kestane ve kayınlardan oluşan ormanlara rastlanır. Batı Karadeniz bölümünün orta kesiminde karaçam toplulukları kıyıdan başlar. Kıyı kesiminde yalancı makilerle fındık ve çay bahçeleri de geniş alanlar kaplar. Denize bakan yamaçların orta yükselti kuşağında geniş yapraklı meşe, kestane, kayın ve gürgen; iğne yapraklılardan köknar ve ladin karışık ormanlar yer alır. Yükseklerde ise saf ladin ormanlarına rastlanır. Karadeniz ormanları, ormanaltı bitki toplulukları açısından da oldukça zengindir. Başlıca orman altı bitkisi ormangülleri Karadeniz ikliminin etkisi altında kalan tüm yörelerde görülür.

Turizm
       Türkiye'de turizmin önemi 1950'lerde kavranmaya başladı. Bu dönemde turistik yatırımda bulunacak kişileri desteklemek amacıyla yasalar çıkarılarak özendirici önlemler alındı. Bu alandaki girişimcilere gümrük, yatırım ve vergi kolaylıkları getirildi. Kredi olanakları sağlandı. Planlı dönemde turizmi merkezî bir düzenlemeyle geliştirme yoluna gidildi. Turizm ve Tanıtma Bakanlığı kurularak bu bakanlığa bağlı iç ve dış bürolar açıldı.
       Doğal güzellikler, tarihî ve arkeolojik değerler açısından çok zengin bir ülke olan Türkiye dünyanın önemli turizm merkezlerinden biridir. türkiye'ye gelen turist sayısında sürekli bir artış gözlenmektedir. Turizm sektörü yaz turizmi, kış turizmi, dağ turizmi, kaplıca turizmi, av turizmi, kongre turizmi, gençlik turizmi gibi çeşitli etkinliklerden oluşur. Türkiye'nin 8.000 km' yi aşan kıyılarının önemli bir bölümünde günlük güneşlenme süresinin uzun olması, yaz mevsiminin uzun ve yağışsız geçmesi ve her türlü deniz sporuna elverişli olması nedeniyle yaz turizmi etkinlikleri ağır basar.

Türkiye'de Yetiştirilen Başlıca Ürünler
       Buğday, arpa, şekerpancarı, ayçiçeği, pamuk, baklagiller, haşhaş, üzüm, incir, turunçgiller, şeftali, fındık, antepfıstığı, zeytin, çay, yumurta, deri, balık, krom, Bor mineralleri, zımpara taşı, linyit, kömür.

Türkiye'de Sanayi
       Dokuma, gıda, demir-çelik, dayanıklı tüketim malları, motorlu araçlar, çimento, şeker, kâğıt, plastik, kimyasal maddeler ve orman ürünleri.

Türkiye'nin Doğal Yapısı
       Ülkenin yarısından fazlası yükseltisi 1.000 metreyi aşan yüksek alanlardan oluşur. Yaklaşık üçte biri orta yükseklikteki ovalar, yaylalar ve dağlar, %10'u da alçak alanlarla kaplıdır. En yüksek ve dağlık alanlar doğu kesimde yer alır. Kuzey kesimi Kuzey Anadolu Dağları, güney, doğu ve güneydoğu kesimleri de Toroslar engebelendirir. Ülkenin en yüksek noktası Ağrı Dağı'nın 5.137 metreye ulaşan doruğudur. Başlıca geniş düzlükler Çukurova ile Konya ve Harran ovalarıdır. Doğduğu ve denize döküldüğü kesimler ülke sınırları içinde olan en uzun akarsu Kızılırmak'tır (1.353 km). En büyük doğal göl 3.713km²  alan kaplayan Van Gölü'dür. Atatürk Barajı Gölü ( 817km² ) ise Türkiye'nin en büyük yapay gölü'dür. türkiye'nin en büyük adası olan Gökçeada'nın yüzölçümü 279km² 'dir.

Türkiye'nin Tarihî ve Turistik Yerleri

  İstanbul Arkeoloji Müzesi
Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü, Sultanahmet Semti’ndeki Gülhane Parkı girişinin sağından Topkapı Sarayı Müzesi’ne çıkan Osman Hamdi Bey Yokuşu üzerindedir.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri; Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olmak üzere 3 müzeden oluşmaktadır.

 
       Efes Artemis Tapınağı
İzmir Selçuk’ta, Efes (Ephesos) Antik Kenti’nin dünyanın 7 harikasından sayılan ünlü tapınağıdır. Astemision olarak da bilinir. Önce M.Ö. 560-550 yıllarında Lydia Kralı Kroisos tarafından İon düzeninde yaptırıldı. M.Ö. 356′da bir delinin yakması üzerine aynı büyüklükte ancak 3 m. yüksek olarak yeniden inşa edildi.
55.10 x 115 m. boyutlarında mermer heykelleriyle de ünlü tapınak, Hellenistik Dönem tapınaklarının en büyüğüydü. M.Ö. 262′de Gotlar tarafından yıkıldıktan sonra onarılmadı.
Bristish Museum adına 1869-1874′te J. T. Wood ve 1904-1905′te David G. Hogart’ın yaptığı kazılarda bulunan tapınak kalıntıları, İngiltere’ye götürüldü.



Aspendos (Belkıs)
Antalya’nın 48 km. doğusunda İlkçağ’da kurulmuş bir antik kenttir. En önemli yapısı tiyatrosudur. Bu tiyatro, sahnesiyle birlikte günümüze ulaşabilen Anadolu’daki Roma tiyatrolarının en sağlam örneğidir. 15.000 seyirci kapasitelidir. İmparator Antonius Pius döneminde (138-164) Zenon adlı bir mimar tarafından yapılmıştır.


Beylerbeyi Sarayı

Bugünkü Beylerbeyi Sarayı, Sultan Abdülaziz tarafından II. Mahmud’un ahşap Sahil Sarayı yıktırılarak 1861-1865 yılları arasında, dönemin tanınmış mimarı Serkis Balyan’a yaptırılmıştır.
Saray, genellikle yaz aylarında, özellikle de yabancı devlet başkalarının ağırlanmasında kullanılmıştır. Sırp Prensi, Karadağ Kralı, İran Şahı, Fransız İmparatoriçesi Eugenie bunlardan bazılarıdır. Sultan II. Abdülhamid de 1918 yılında, ömrünün son altı yılını geçirdiği bu sarayda ölmüştür.

Dolmabahçe Sarayı
17. yüzyıla kadar Boğaziçi’nin koylarından biri olan bu yörenin; Altın Post’u aramaya çıkan Argonotların efsanevi gemisi Argos’un demirlediği, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi sırasında Haliç’e indirmek üzere gemilerini karaya çıkardığı yer olduğu ileri sürülür.
Beşiktaş Sahil Sarayı, Sultan Abdülmecid Dönemi’nde (1839-1861) ahşap ve kullanışsız olduğu gerekçesiyle, 1843 yılından başlayarak yıktırılmış ve aynı yerde günümüze dek gelen Dolmabahçe Sarayı’nın temelleri atılmıştır. Yapımı, çevre duvarlarıyla birlikte 1856 yılında bitirilen Dolmabahçe Sarayı, 110.000 metrekareyi aşan bir alan üstüne kurulmuştur.
Dönemin önde gelen Osmanlı mimarları Karabet ve Nikogos Balyan tarafından yapılan sarayın ana yapısı; Mabeyn-i Hümâyûn (Selâmlık), Muayede Salonu (Tören Salonu) ve Harem-i Hümâyûn adlarını taşıyan üç bölümden oluşur.
Mabeyn-i Hümâyûn; devletin yönetim işleri, Harem-i Hümâyûn; padişah ve ailesinin özel yaşamı, bu iki bölümün arasında yeralan Muayede Salonu’ysa; padişahın devlet ileri gelenleriyle bayramlaşması ve kimi önemli devlet törenleri için ayrılmıştır.


Noel Baba Kilisesi
Aziz Nicholaos öldüğünde yapılan kilise veya şapel, 529 yılındaki zelzelede yıkılınca, daha büyük belki de bazilika tipinde bir kilise yapılmıştır. Peschlow, büyük apsisin güney tarafında eşit apsisli iki küçük mekân ile bugünkü binanın kuzey yan nefinin büyük kısmının bu ilk yapıya ait olduğunu tahmin etmektedir.
Bu kilise, 8. yüzyılda zelzele veya Arap akınlarıyla yıkılmış, daha sonra tekrar yenilenmiştir. 1034 yılında Arap Donanması’nın denizden yaptığı akınlarla harap olmuştur. 10 yıl harap durumda kalan kilisenin, 1042′de Bizans İmparatoru IX. Konstantin Monomakhos ve eşi Zöe tarafından tamir ettirildiği kitabesinden anlaşılmaktadır. 12. yüzyılda binaya bazı ekler yapılmış, kilise tekrar onarılmıştır.

Selçuk – Efes
İzmir İli Selçuk İlçesi sınırları içindeki Antik Efes Kenti’nin ilk kuruluşu M.Ö. 6000 yıllarına, Neolitik Dönem olarak adlandırılan Cilalı Taş Devri’ne kadar inmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar ve kazılarda, Efes çevresindeki höyükler (tarih öncesi tepe yerleşimleri) ve kalenin bulunduğu Ayasuluk Tepesi’nde Tunç Çağı’na ve Hittitler’e ait yerleşimler saptanmıştır.

Ankara Etnoğrafya Müzesi
Etnografya, Ankara’nın Namazgâh adı ile anılan semtinde, Müslüman mezarlığı olan tepede kurulmuştur. Anılan tepe, Vakıflar Genel Müdürlüğünce 15 Kasım 1925 tarihli Bakanlar Kurulu kararı gereğince, Milli Eğitim Bakanlığı’na müze yapılmak üzere bağışlanmıştır. “Burası 10.11.1938′de sonsuzluğa ulaşan Atatürk’ün 21.11.1938′den 10.11.1953 e kadar yattığı yerdir.


Pamukkale
Pamukkale, kaynak sularının kirecinden oluşmuş bir tepe.
Türkiye’nin en tanınmış doğa harikasıdır ve Denizli’dedir. Pamukkale 2700 metre uzunluğunda ve yüksekliği 160 metredir. Parlak beyaz rengiyle Pamukkale’yi 20 km uzaklıktan görmek mümkündür. Ayrıca Pamukkale de Antik Havuz, Antik Tiyatro, Arkeoloji Müzesi gezilmesi gereken yerlerdendir. Tepesinde antik Roma’dan kalma Hierapolis adlı kutsal antik şehir bulunur. 5-10 km yakınında Laodikya antik kenti bulunur. 5 km ilerisinde ise uluslararası bir termal merkez olan Karahayıt vardır.

Yerebatan
Sarnıcı                                                                                                                                                                                         İstanbuldaki en büyük kapalı sarnıçtır.Civardaki saraylara su sağlamak için I.Justinyen(527-565)devrinde yaptırılmıştır.Sarnıç, 143 metre uzunluğunda ve 65 metre genişliği ile toplam 9.800 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır.
 
Kız Kulesi
Üsküdar’ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir.M.Ö 2475 yıllarına kadar dayanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule,Karadeniz’in Marmara ile kucaklaştığı yerde minicik bir ada üzerinde kurulmuştur.

Mevlana Müzesi
Yılın her günü dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen ziyaretçilerle dolup taşan Mevlana Müzesi Konyadadır.Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlana Dergahı’nın  yeri,Selçuklu Sarayı’nın  Gül Bahçesi iken bahçe,Sultan Alaattin keykubat tarafından Mevlana’nın babası Sultanü’l Ulema Bahaeddin Veled’e hediye edilmiştir. 

Selimiye Camii
Edirne’de II.Selim ‘in Mimar Sinan’a yaptırdığı camidir. Sinan’ın 80 yaşında yaptığı ve ”ustalık eserim ” dediği Selimiye Camii gerek Mimar Sinan’ın gerek Osmanlı mimarisinin en önemli baş yapıtlarından birisidir.

Peri Bacaları 
Kapadokya bölgesinde bulunan doğal yapılara verilen isimdir. Peri bacaları Kapadokya çevresinde bulunan yanardağlardan püsküren lavların milyonlarca yıl boyunca akarsuların ve rüzgarın aşındırması ile şekillenmişlerdir. 

Ayasofya Müzesi
 Bizans İmparatoru İustinianos tarafından 532-537 yılları arasında yaptırıldı. 916 yıl boyunca kilise, 481 yıl da cami olarak hem Hıristiyanlığın, hem de Müslümanlığın hizmetinde bulundu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisi ve Bakanlar Kurulu’nun kararıyla 1935 yılında müze olarak tüm insanlığın ziyaretine açılmıştır.

Fatih Camii ve Külliyesi
 İstanbul’un Fatih ilçesinde Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmış olan cami ve külliyedir. Külliye 16 adet medrese, darüşşifa (hastane), tabhane (konukevi) imarethane (aşevi), kütüphane ve hamam bulunmaktadır. Şehrin yedi tepesinden birinde inşa edilmiştir. Cami 1766 depreminde yıkıldıktan sonra onarılarak 1771′de bugünkü halini almıştır.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder