Yecüc ve Mecüc (Arapça: يَأْجُوج وَ مَأْجُوج ; İbranice: גּוֹג וּמָגוֹג Ye'cûc ve Me'cûc) denilen varlıklar (topluluk, insanlar ya da cüceler). İncil'de Yaratılış, Hezekiel, Vahiy kitaplarında ve Kur'an'da bahsedilir. Bu varlıklar, çeşitli mitolojilerde ve kültürlerde cüceler veya dev, şeytan, kavimler veya ülkeler olarak anılır.
Yahudi-Hıristiyan kaynakları /Gog ve Magog
Magog, Ulusların Çizelgesinde Tekvin'de 10:02 bir halka veya ulusa adını veren atası olarak görünür:
Yafes oğulları: Gomer, Magog, Maday, Javan, Tubal, Meşeç ve Tiras.[1] Gog ise MÖ 5. yüzyılda Eski Ahit'in iki tarih kitabı 5: 3. 4.'de Reuben (İbranice: רְאוּבֵן, re'uwên; kökleşik: Rəʾuven; Tiberianca: Rəʾûḇēn patrik Jacob'un en büyük oğlu) bir torunu olarak listelenmiştir. "Gog" ve "Magog" birlikte, Hezekiel(Hizqil)'in Kitabında 38:2–3 görünür.
- 38:2. Ey! İnsanoğlu, kendi yüzünü Gog'a karşı yönelt, Magog ülkesinden, prens Roş, Meşeç ve Tubal ve onun peygamberliğine karşı.[2] 3. Ve sen söyle ki; Yani Rab Tanrı dedi ki: Bakın, ben size karşıyım, Gog, Roş, Tubal ve Meşheç prensi.[3]
Tanah dışında Yahudi geleneği terimleri içinde, "Prens" Gog, Rashi, haham Radak (Davud Kimçi) ve diğerleri tarafından Magog ulus kralı olarak açıklanmış ve Magog, Nuh'un oğlu Yafes'in soyundandır.
Magog Nuh'un torunudur (Tekvin (Yaratılış) 10:02). İsrail'e uzak, kuzeye yerleşen, büyük olasılıkla Avrupa ve kuzey Asya'da Magog'un torunlarıdır (Hezekiel 38:2). Magogun genel olarak "kuzey barbarları"na değinmek için kullanıldığı görünür, büyük olasılıkla da Magogun bir kişi ile bağlantısı vardır. Magog halkı yetenekli savaşçılar olarak tanımlanmıştır (Hezekiel 38:15; 39:3-9).
- Vahiy 20:7 Bin yıl tamamlanınca Şeytan atıldığı zindandan serbest bırakılacak. 8 "Yeryüzünün dört bucağındaki ulusları" –Gog'la Magog'u (Yecüc'le Mecüc'ü)– saptırmak, savaş için bir araya toplamak üzere zindandan çıkacak. Toplananların sayısı deniz kumu kadar çoktur. 9 "Yeryüzünün dört bir yanından gelerek" kutsalların ordugahını ve sevilen kenti kuşattılar. Ama gökten ateş yağdı, onları yakıp yok etti.
Vahiy kitabındaki anlatıldığı şekliyle Yecüc ve Mecüc'ün anlam olarak belirli bir ulusu kastetmediği görülür. "Yeryüzünün dört bucağındaki ulusları" ifadesi bunu açıklar. Yecüc ve Mecüc ya da Gog ve Magog genel anlamda savaşan, saldırmak üzere "dünyanın her yerinden" bir araya gelmiş kalabalıkları kastetmektedir. Çünkü Vahiy kitabının anlatımına göre bu olayın bir ikincisi, bin yıllık süre dolduktan sonra olacaktır. Kitabı Mukaddes'e göre o dönemde ayrı ayrı uluslar var olmayacaklarından bu terim asıl olarak, Tanrı'ya ait kişilere karşı toplanan kalabalıkları anlatmaktadır. Yine aynı şekilde Hezekiel kitabındaki anlatım da bununla paralellik gösterir. Hezekiel'de de saldırıyı gerçekleştirenler Magog'lu Gog'un orduları olacak. Bunlar da yine tek bir ulustan olan ordular olmayıp, Armageddon'da Tanrı'nın toplumuna saldırmaya çalışan "bütün uluslardır". Hezekiel kitabındaki ifadelerde Magog ülkesinden Gog denilse de toplanan kalabalıkların yine "birçok ulus"tan olacakları belirtilmektedir. Ayrıca gelecekte olacak olaylarda yer alacağı söylenen bu ulusların çoğu artık bu adlarla anılmamaktadırlar ya da artık yokturlar. Bu nedenle sözlerin bağlamı saldırganların Şeytan'ın kontrolündeki güçler olacağı ve saldırıya uğrayanların da Tanrı'nın toplumuna ait insanlar olacağı şeklindedir. Açıklanan dilde bir ölçüde mecaz bulunmaktadır.
- Hezekiel 38:1 RAB bana şöyle seslendi: 2 “İnsanoğlu, yüzünü Magog ülkesinden Roş'un, Meşek'in, Tuval'ın önderi Gog'a çevir, ona karşı peygamberlik et. 3 De ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Ey Roş'un, Meşek'in, Tuval'ın önderi Gog, sana karşıyım. 4 Seni geldiğin yoldan geri çevirecek, çenelerine çengel takacağım. Seni ve bütün ordunu, atları, tam donanmış atlıları, küçük büyük kalkanlı, hepsi kılıç kullanan büyük kalabalığı dışarıya sürükleyeceğim. 5 Onlarla birlikte hepsi kalkanlı, miğferli Persleri, Kûşluları, Pûtluları, 6 Gomer'in bütün ordusunu, uzak kuzeydeki Beyttogarma'nın bütün ordusunu ve yanındaki "birçok ulusu" da sürükleyeceğim.
- 7 “ ‘Hazır ol! Çevrende toplanmış büyük kalabalıkla birlikte hazırlan. Onları sen gözeteceksin. 8 Uzun zaman sonra savaşa çağrılacaksın. Gelecek yıllarda, halkı birçok ulustan uzun zamandır ıssız kalmış İsrail dağlarında toplanmış, savaştan rahata kavuşmuş bir ülkeye saldıracaksın. Uluslar arasından çıkarılmış olan bu halk, şimdi güvenlik içinde yaşıyor. 9 Sen, bütün askerlerin ve seninle olan birçok ulus çıkıp kasırga gibi geleceksiniz; ülkeyi kaplayan bulut gibi olacaksınız.
İslam dininde
Yecüc ve Mecüc kavimlerinden, Kur'anın Kehf Suresi'nde ve bazı hadislerdebahsedilmektedir. Sahih-i Buhari'de geçen bir hadise göre, Yecüc ve Mecüc "Âdemoğulları"dır, yani insandırlar, belirli bir halkın kovulmuş oldukları yıkık bir şehre o halk geri döndükleri zaman Yecüc ve Mecüc salıverileceklerdir. Bazı bilginler bu şehrin Kudüs olduğunu öne sürdüler.[4].
Yecüc ve Mecüc kavimlerinin isimleri Kur'an'ın Kehf Suresi ve Enbiya Suresi'nde geçmektedir.
Kur'an'da yecüc ve mecüc
Kehf Suresi 93.-99. ayetlerde seddin yapımı şöyle anlatılır:
93 - Nihayet iki dağ arasına ulaştığında, onların önünde, hemen hemen hiç söz anlamayan bir millet buldu.
94 - "Ey Zülkarneyn!" dediler, "Ye’cüc ve Me’cüc bu ülkede bozgunculuk yapıyorlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi vermeyi teklif ediyoruz, ne dersin?"
95 - O da şöyle cevap verdi: "Rabbimin bana verdiği imkânlar, sizin vereceğinizden daha hayırlıdır. Siz bana beden gücüyle yardımcı olun da sizinle onlar arasında sağlam bir sed yapayım."
96 - "Demir kütleleri getirin bana!" Zülkarneyn iki dağın arasını demir kütleleriyle doldurtup dağlarla aynı seviyeye getirince: "Körükleyin!" dedi. Tam onu bir ateş haline getirince, "Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim." dedi.
97 - Artık o Ye’cüc ve Me’cüc’ün, ne seddi aşmaya, ne de onda delik açmaya güçleri yetmedi.
98 - Zülkarneyn: "Bu, Rabbimden bir rahmettir, bir lütuftur, dedi. Rabbimin tayin ettiği vakit gelince, bunu yerle bir eder. Rabbimin vâdi mutlaka gerçekleşir."
99 - O gün, yani kıyamet günü onlar deniz dalgaları gibi birbirine çarparak çalkalanırlar. Sûr’a da üfürülür, insanların hepsini bir araya toplarız.
Enbiya Suresi 96.-97. ayetlerde seddin yıkılması şöyle anlatılır:
96- Nihayet Ye’cuc ve Me’cuc’ün sedleri açılıp her tepeden dünyaya akın etmeye başlarlar.
97- Ve doğru vaat vaktinin yaklaştığı sıra, işte o zaman, kâfirlerin gözleri birden donakalır, "Eyvah, bizlere! Biz bundan tam bir gaflet içinde idik, daha doğrusu kendimize zulmettik!" diyecekler.
Hadîslerde yecüc ve mecüc
İslam Peygamberinin bazı hadislerinde Yecüc ve Mecüc, kıyamet alametlerinden birisi olarak geçer. Bu kavmin çıkışı Mehdi 'nin çıkışından ve İsa Mesih'in sahte mesih Deccal'i öldürmesinden sonra gerçekleşecektir. Yecüc ve Mecüc, Allah'ın kendilerine musallat edeceği bir tür ile helak edileceklerdir.
Yecüc Mecüc öylesine kalabalık bir topluluktur ki ırmakların ve göllerin suyunu içerek tüketebilirler. Hepsi birden tek bir insanın ölümü gibi ölecekler, öldüklerinde leşlerinin kaplamadığı bir karış yer bulunamayacak. Bunlara ne dağ dayanır ve ne de demir. Onların ikinci sınıfı da kulaklarının birini serer, ötekini de kendisine yorgan yapıp öyle yatar. Fil, yabani hayvan, deve ve domuz ne görürlerse yerler. Onlardan birisi öldüğünde de onu yerler, Onların bir ucu Şam'da, bir ucu Horasan'da olacaktır. Doğu nehirlerinin tümünü ve Taberiye Gölü'nü de içeceklerdir.[5]
Diğer İslâmî kaynaklar
İbn Hordadbeh, dokuzuncu Abbasi halifesi el-Vâsık zamanında (842-847) halifenin elçisi ve çevirmen Sallam'ın Orta Asya üzerinden Yecüc ve Mecüc seddine kadar yolculuğuna bir eserinde değinmiştir.[6]. El-Vâsık rüyasında seddin yıkıldığını görür ve Sallam'a gidip Yecüc ve Mecüc kavimlerinin durumunu araştırmasını ister, Sallam gidip Sedd'i yerinde görür ve istilacı kavmin seddin diğer tarafında olduğunu halifeye bildirir.[7] Her iki kaynakta kastedilen Yecüc Mecüc Seddi, Çin Seddi'dir.
Kâşgarlı Mahmud tarafından Bağdat'ta 1072 - 1074 yılları arasında yazılan Divânu Lügati't-Türk'te bulunan bir haritanın en doğusunda yarım daire görünümlü kalın bir kırmızı şeritle ayrılmış "Ye'cûc ve Me'cûc ülkesi" (Ar. Arz-ı Ye'cüc ve Me'cüc) ve hemen yanına "Sedd-i Zü'l-Karneyn" yazılmıştır.
14. yüzyılda Müslüman gezgin İbn Battuta, Çin'e gitti ve Zeytun (Çince: 泉州, Quánzhōu) kentinde Müslüman tüccarlardan oluşan büyük bir topluluk ile karşılaştı. Seyahatnâmesinde, Zeytun ile Yecüc ve Mecüc Seddi arasında altmış günlük yolculuk olduğunu belirtir.[8]. İbn Battuta seyahat günlüğü notlarında, Zü'l-Karneyn Seddi (veya Yecüc ve Mecüc Seddi) ile Çin Seddi'ni kastetmektedir [9].
Ali Şîr Nevaî, Hamse eserindeki Sedd-i İskenderî bölümünde Zülkarneyn'i, İskender'e atfeder.
Yecüc ve Mecüc’ün kaynağı ve kimliği
Kur’anda Zülkarneyn ile bağlantılı anlatılan Yecüc Mecüc’ün kimliği de Zülkarneyn gibi belirgin değildir. Semai kaynaklar ve bunların yorumlarında anlatım gizlidir. Yecüc ve Mecüc anlatıları Tevrat nüshalarında milletlerin soylarıyla ilgili olarak verilen efsanelere daha sonraki devirlerde, Moğollar, İskitler, Çinliler, Kırgızlar gibi sami ırkları korkutan ırklarla ilgili söylentiler eklenerek bu anlatımlarda tasvir edilmişlerdir.
20. yüzyıl bilginlerinden Emil Abegg ve Jean Przyluski Gog ve Magog efsanesinin Koka and Vikoka isimli Hindu figürleri ile benzerliklerine işaret etmişlerdir.[10][11] ve Fransız metefizikçi René Guénon daha ileri giderek hikâyede bahsedilen büyük duvarı Hindu anlayışındaki Dünyayı (loka) dışarıdaki karanlıktan (aloka) ayıran "dairesel duvar" (Lokâloka) ile ilişkilendirmiştir.[12]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder