Tatlı Krizi Nasıl Önlenir? Tatlı Krizi Nasıl Bastırılır?
Tatlı Krizi Nasıl Önlenir? Tatlı Krizi Nasıl Bastırılır? Tatlı Krizinin Önüne Nasıl Geçilir?
Bütün bu Soruların Cevabını Aşağıda Bulacaksınız...
Tatlı Krizi Nasıl Bastırılır?
Tatlı Krizini Bastırmanın Püf Noktası
Tatlı krizinin önüne geçmek için meyve ile mutlaka yoğurt veya süt tüketin.
Tatlı bazen aklımıza gelmez bazen de kriz şeklinde gelir. Peki, tatlı krizi neden bizi bu kadar etkisi altına alıyor? Diyetisyen Gülhan Koca, tatlı krizinin nedenlerini ve bununla baş etme yollarını anlattı.
Beynimizden seratonin ve endorfin adı verilen mutluluk hormonları salgılanır. Bazı zamanlarda stres, depresyon, ölümler, üzüntü, duygusal ilişkideki sorunlar nedeniyle bu hormonlar yetersiz salınır ve kendimizi mutsuz hissederiz. Bu gibi durumlarda şekerli yiyecekler mutluluk hormonu gibi etki göstererek bizi rahatlatır. Ama bizi mutsuz eden durumlar ortadan kalkmadığı sürece o anda bizi mutlu eden tatlının etkisi maalesef uzun sürmez.
Hangi durumlarda tatlı isteği artar?
Reaktif hipoglisemi: Özellikle öğleden sonra ani bir acıkma hissi ve şekerli bir şeyler yeme isteği, halsizlik, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, yemek sonrası uyku hali, ellerde titreme, soğuk terleme, çarpıntı tarzında şikayetleriniz varsa kan şekerinizde bir sorun olabilir. Bu belirtiler reaktif hipoglisimi denilen pankreastan insülinin aşırı ve düzensiz salgılandığı bir sağlık probleminin işaretleri olabilir. Bu da ileride bir şeker hastası adayı olabileceğinizin göstergesidir. İnsülin hormonu bozukluğunda kişilerde özellikle karın bölgesinde yağlanma ve kilo artışı görülmektedir. Böyle durumlarda mutlaka bir endokrinog veya diyabet doktoruna başvurmalısınız.
Regl dönemi: Kadınların birçoğu normalde tatlı isteği duymazken regli öncesi yoğun bir şekilde tatlı tüketme ihtiyacı duyarlar. Bu dönemde kadınlar daha sinirli olur ve iştahları artar. Bunun nedeni, regli öncesi azalan östrojen seviyesidir. Östrojen mutluluk hormonları olan seratonin ve endorfinin salgılanmasını sağlayarak kadınlarda doğal antidepresan rolü oynamaktadır. Bu dönemde sürekli olarak tükettiğiniz tatlılar özellikle karın ve basen bölgesinde yağ birikmesine neden olur. Alışkanlığınız değiştirmediğiniz takdirde sürekli kilo artışı görülür. Regl öncesi dönemde dengeli beslenmeye dikkat ederek, tatlı krizlerinizin önüne geçebilirsiniz.
Polikistik over sendromu: PKOS hastalığı olan kadınların birçoğunda insülin direnci de görüldüğü için karın bölgesinde yağlanma ve kilo artışı da görülebilmektedir. Bu sorunu çözebilmek için kişiler, doktorunun verdiği tedavi planını mutlaka uygulamalı. Diyetisyen yardımı alarak sağlıklı beslenme ve ideal kiloya ulaşmayı hedeflemeli, mutlaka düzenli olarak egzersiz yapmalıdırlar.
Vitamin ve mineral yetersizlikleri: Folik asit, demir, magnezyum, potasyum, C vitamini gibi bazı vitamin ve mineral yetersizliklerinde depresyon, halsizlik, isteksizlik gibi problemler ortaya çıkabilmektedir. Bu gibi durumlarda kişilerde tatlı isteği artabilmektedir . Dengeli bir beslenme ile ihtiyacımız olan vitamin ve mineralleri mutlaka karşılamalıyız. Kişiye özel bir eksiklik durumu söz konusu ise mutlaka bir doktora başvurulmalıdır.
Tatlı isteğini azaltma yolları
Kan şekerinizin hızlı düşmesine sebep olan hipolisemi rahatsızlığını önlemek için kahvaltı ve ara öğün alışkanlığı mutlaka edinilmelidir. Öğünler arası en fazla 3 saat olacak şekilde günde 5-6 öğün tüketilmelidir.
Glisemik indeksi yüksek olan (kan şekerini yavaş yükseltip uzun süre düşmesini engelleyen) posalı besinler (kuru baklagiller, tam tahıllar, sebze ve meyve) tercih edilmelidir. Meyve içeriğindeki fruktoz adı verilen şeker içeriği nedeniyle kan şekerini çabuk yükseltip kısa sürede düşürebileceği için yanında protein içeriği yüksek süt, yoğurt gibi besinlerle tüketilerek kan şekerinin düşmesi engellenebilir.
Tatlı krizlerinizin sebebi çözümlenemeyen depresyon, stres gibi duygusal problemlerse ve sürekli tekrar ederek kilo almanıza sebep oluyorsa mutlaka psikolojik destek almalısınız. Unutmayın, sorunlarınızı çözemediğiniz takdirde tatlı yemek sadece size geçici bir çözüm sağlayacaktır.
Canınız tatlı istediğinde taze ve kuru meyveler tüketin. İş yerinizdeki çekmecenizde ve mutfağınızda kalorisi yüksek besinler yerine kuru kayısı, kuru erik, kuru üzüm, kuru incir bulundurmaya özen gösterin.
Tatlı seçimizi yaparken kalorisi daha düşük olan meyveli ve sütlü tatlıları tercih edin. Çikolatadan vazgeçemiyorsanız bitter çikolata daha doğru bir seçim olacaktır.
Tatlandırıcılarla hazırlanmış tatlıları, light dondurmayı tercih edebilirsiniz.
Muz, çilek, kuru meyveleri yoğurtla karıştırarak veya blendırdan geçirerek sütünüzün içine karıştırabilirsiniz. Çikolata isteğiniz çok fazlaysa eğer meyveleri çikolata sosuna batırarak alacağınız kaloriyi de azaltabilirsiniz.
Tarçın kan şekerini dengelemeye yardımcıdır. Tarçın çubuğuyla kendinize bitki çayları hazırlayabilirsiniz. Yapmış olduğunuz sütlü ve yoğurtlu meyve karışımlarına da toz tarçın ekleyerek hem tatlı isteğinizi karşılamış olursunuz hem de kan şekerinizi düzenlemiş olursunuz.
Şekersiz tatlı sakızları çiğneyerek tatlı ihtiyacınızı azaltabilirsiniz. Bu şekilde hem şeker tadını almış olursunuz hem de ağzınız dolu olduğu için tatlı yemenizi engellemiş olursunuz.
Canınız tatlı istediğinde dikkatinizi dağıtmaya çalışın. Su için, yürüyüş yapın, film izleyin, kitap okuyun. Bir süre sonra tatlı isteğinizin geçtiğini göreceksiniz.
Başarılı geçirdiğiniz hafta için kendinizi ödüllendirin. Ödüllendirme şekli olarak yemek ve tatlı yemek yerine uzun süredir almak istediğiniz herhangi bir kıyafeti veya okumak istediğiniz bir kitabı alın. İzlemek istediğiniz bir tiyatroya gidin. Unutmayın, geçici olarak sizi mutlu eden bir tatlı sonrasında sizi mutsuz edecektir.
Tıkanan Klozet Nasıl Açılır
Tıkanan Klozet Nasıl Açılır? Klozet Tıkanınca Nasıl Açılır?
Klozet tıkanması olası bir durumdur, fakat bazen açma konusunda çekilen sıkıntılar farklıdır. İçine kaçan tuvalet hijyeni nedeniyle kullandığınız koku tablet kabı, çocukların düşüreceği küçük plastik toplar, ped, temizlikte kullandığınız kovadaki kirli suyu boşaltırken içinde unuttuğunuz temizlik bezi, ıslak mendil, suda erimeyen kağıt havlu cinsleri, büyük abdestinizin (kabızlıktan dolayı) normalden daha büyük ve sert olması vs. vs...
Profesyonel bir yardım isterseniz yaklaşık 150 tl yi gözden çıkarmalısınız. Profesyonel yardım istemeden önce yapmanız gereken ilk müdahale:
Bir poşetin içerisine uzun bir çubuk yerleştirip etrafını eski bir kazak veya gazetelerle doldurup poşetin ağzını sıkıca bağlayarak hentbol topu büyüklüğünde saplı bir top şekline getirin ve klozeti vantuz gibi pompalayarak açmaya çalışın bir kaç hamleden sonra açıldığını görürsünüz.
Klozet tıkanması olası bir durumdur, fakat bazen açma konusunda çekilen sıkıntılar farklıdır. İçine kaçan tuvalet hijyeni nedeniyle kullandığınız koku tablet kabı, çocukların düşüreceği küçük plastik toplar, ped, temizlikte kullandığınız kovadaki kirli suyu boşaltırken içinde unuttuğunuz temizlik bezi, ıslak mendil, suda erimeyen kağıt havlu cinsleri, büyük abdestinizin (kabızlıktan dolayı) normalden daha büyük ve sert olması vs. vs...
Profesyonel bir yardım isterseniz yaklaşık 150 tl yi gözden çıkarmalısınız. Profesyonel yardım istemeden önce yapmanız gereken ilk müdahale:
Bir poşetin içerisine uzun bir çubuk yerleştirip etrafını eski bir kazak veya gazetelerle doldurup poşetin ağzını sıkıca bağlayarak hentbol topu büyüklüğünde saplı bir top şekline getirin ve klozeti vantuz gibi pompalayarak açmaya çalışın bir kaç hamleden sonra açıldığını görürsünüz.
Paradoks nedir? Paradoks ne demektir? Paradox anlamı nedir?
Paradoks nedir?
Paradoks, görünüşte doğru olan bir ifade veya ifadeler topluluğunun bir çelişki yaratması veya sezgiye karşı bir sonuç yaratmasıdır. Çoğunlukla, çelişkili gözüken sonuç veya sonuçların aslında çelişkili tarafları vardır. Paradoks teriminin karşılığı olarak Türkçe'de yanıltmaç, çatışkı ve çelişme sözcükleri de kullanılmaktadır. Ayrıca kendi içinde çelişen veya tam tersi şekilde sonuç olarak doğru olan fakat absürd veya çelişkili gözüken bir ifadeye (veya ifadelere/ifadeler bütününe) de paradoks denmektedir. Kökleşmiş inanışlara aykırı olarak ileri sürülen düşünce olarak da tanımlanabilir paradoks...
Paradoks, görünüşte doğru olan bir ifade veya ifadeler topluluğunun bir çelişki yaratması veya sezgiye karşı bir sonuç yaratmasıdır. Çoğunlukla, çelişkili gözüken sonuç veya sonuçların aslında çelişkili tarafları vardır. Paradoks teriminin karşılığı olarak Türkçe'de yanıltmaç, çatışkı ve çelişme sözcükleri de kullanılmaktadır. Ayrıca kendi içinde çelişen veya tam tersi şekilde sonuç olarak doğru olan fakat absürd veya çelişkili gözüken bir ifadeye (veya ifadelere/ifadeler bütününe) de paradoks denmektedir. Kökleşmiş inanışlara aykırı olarak ileri sürülen düşünce olarak da tanımlanabilir paradoks...
Aç Kalmadan Zayıflamanın Püf Noktası
Buse hanım diyor ki:
Değerli üyemiz Buse Yavuz yakından tanıdığı birinin sarımsak çayı içerek çok kısa sürede bir hayli kilo verdiğini söyledi, kendisine teşekkür ediyor sevgilerimizi gönderiyoruz. Buse'nin söylediğine göre akrabası sallama çay kullanarak zayıflamış, fakat biz sizler için çayın tarifini veriyoruz, evde kendiniz hazırlayıp içebilirsiniz...
Her gun sabah aksam yemekten once iciyoruz ve zayiflatiyor. Kesinlikle sarimsak tadi yok daha cok ihlamur gibi... sarimsak cayi denildiginde insanlar sarimsak kokucaklarini dusunuyolar ama hiç öyle değil :)
1 ayda 8 kilo zayıflatan
SARIMSAK ÇAYI İÇİN GEREKLİ MALZEMELER
Küçük bir taze zencefil
2 bardak su
2 diş taze sarımsak
Yarım çay bardağı bal
Yarım çay bardağı limon suyu
Sarımsak Çayının Hazırlanışı
Küçük bir taze zencefili soyun ve 2 fincan suyla kaynatin. 6 dakika kaynadiktan sonra içine 2 dis ezilmis sarmisak, 2 çay kaşığı bal ve 2 çay kaşığı limon suyu ekleyin ve iyice karıştırın. Çayın soğumasını bekledikten sonra süzün ve soğuk için.
Sarımsak çayımız hazır hale geldi artık tek yapmanız gereken günde 2 kez ılık olarak (sabah-akşam) aç karnına 1 bardak içmenizdir.
Peki ne zamana kadar bu çayı içeceğiz ?
- İstediğimiz kiloya ulaşana kadar bu çayı hergün 2 defa içmemiz gerekiyor.
Değerli üyemiz Buse Yavuz yakından tanıdığı birinin sarımsak çayı içerek çok kısa sürede bir hayli kilo verdiğini söyledi, kendisine teşekkür ediyor sevgilerimizi gönderiyoruz. Buse'nin söylediğine göre akrabası sallama çay kullanarak zayıflamış, fakat biz sizler için çayın tarifini veriyoruz, evde kendiniz hazırlayıp içebilirsiniz...
Her gun sabah aksam yemekten once iciyoruz ve zayiflatiyor. Kesinlikle sarimsak tadi yok daha cok ihlamur gibi... sarimsak cayi denildiginde insanlar sarimsak kokucaklarini dusunuyolar ama hiç öyle değil :)
1 ayda 8 kilo zayıflatan
SARIMSAK ÇAYI İÇİN GEREKLİ MALZEMELER
Küçük bir taze zencefil
2 bardak su
2 diş taze sarımsak
Yarım çay bardağı bal
Yarım çay bardağı limon suyu
Sarımsak Çayının Hazırlanışı
Küçük bir taze zencefili soyun ve 2 fincan suyla kaynatin. 6 dakika kaynadiktan sonra içine 2 dis ezilmis sarmisak, 2 çay kaşığı bal ve 2 çay kaşığı limon suyu ekleyin ve iyice karıştırın. Çayın soğumasını bekledikten sonra süzün ve soğuk için.
Sarımsak çayımız hazır hale geldi artık tek yapmanız gereken günde 2 kez ılık olarak (sabah-akşam) aç karnına 1 bardak içmenizdir.
Peki ne zamana kadar bu çayı içeceğiz ?
- İstediğimiz kiloya ulaşana kadar bu çayı hergün 2 defa içmemiz gerekiyor.
gurbet mesajları
GURBET MESAJLARI
Eğer canın sıkılıyorsa gece her zamankinden karanlık gözüküyorsa gökyüzüne bak ve sabahı düşün inan sabahı bekleyen tek sen olmayacaksın.
BU AKSAM YINE SENSIZLIK DUSTU ICIME,BU AKSAM GOZLERIN DOGDU YUREGIME,CEKILMEZ OLDU HASRETIN BEDENIME,AGLADIM ANILARA SESSIZCE BU AKSAM OLMEK ISTEDIM YINE HABERSIZCE...
Sen hiç ayrı kaldın mı ki bilirsin gurbetlik ne demek? Gurbetlik yetim kalmış bir çocuğun kuytu köşede sessiz ve çaresizce ağlaması…
Hasretim rengine siyah mı desem ağarmak bilmiyor sonsuz geceler ya gülerdim ya ölürdüm görsem ömrümden uzansa sensiz geceler.
AKSAMIN MATEM RENGINE BURUNDUGU SAATTE GOKYUZUNDEKI KANDILLER TEK,TEK YANMAYA BASLADIGINDA ICIMDE SESSIZ BIR CIGLIK...OZLEMEYI OZLEDIM.OZLEMEYE DEGER NE KALDIYSA...
SENINLE DOLU RUYALARDAN UYANDIM. GECENIN ILK TATLI UYKUSUNDAN. RUZGARLARIN ALCAKTAN ESTIGI, YILDIZLARIN PARLADIGI SAATLERDE...
HAVANIN SERINLIGI TENINI URPERTMESIN,BEDENIM YANINDA OLMASA BILE,RUHUM HEP SENIN YANINDA...
AH BİR GELSE DİYORUM,BİNLERCE AH GELİYOR ;BİR SEN GELMİYORUN..BİLDİĞİN KADAR DEĞİL BİLMEDİĞİN KADAR ÖZLEDİM SENİ...
ELIMDEN CEKIP ALDILAR SENI CEKILMEZ ACILARA SALDILAR BENI, DUSUNDUKCE SENI ICIM AGLADI DONERSIN DIYE GOZLERIM YOLLARA DALDI,HAMD OLSUN AZRAIL DOSTUM CANIMI ALDI.
Ansızın bir duygu körüklenirse yüreğinde, aklına takılırsa uzaklar ve bir de kulakların çınlarsa amansız, bil ki! bir yerlerde özlenmişsindir.
Gurbette Dusunurum AniIarimizi, her Ani daha dun gibi gozIerimde canIanir, senin guIusunu hayaI ederim bos odamda seni dusunerek zamani geciririm..
Séni Senin YanInda ozIerken, Sensiz KaImak Beni Derinden EtkiIerkén, Birde ustune Gurbet NoßetIerim GeIirkén Bu Hasrete Yurek Dayanmaz GuIum!
Sesine mevsimlerin eğildiği, gözlerine baharın ağladığı, ağlar gibi gülmeni, dokunuşlar gülecek gibi duran yüzünü ÖZLEDiM
SEN HASRETIMSIN,KADERIMSIN,YASAYAMADIGIM GUNLERIM SEVGISINE DOYAMADIGIM AKSAM GOZLU YARIMSIN. SENI COK SEVIYORUM ASKERIM!!!
BENDEN COK UZAKTA OLSANDA SANA SARILIP DOKUNAMASAMDA SANA SESIMI DUYURAMASAMDA KALBIMIZIN BIR OLDUGUNU VE SENINDE BENI BEN KADAR OZLEDIGINI BILIYORUM.
Hasretin öldürdü beni ! Şimdi geceler çaresiz, geceler sensiz, Bir öpüşten daha sıcak şimdi yağmur damlası, Gelip konar dudaklarıma sessiz. Söylemişmiydim hasretin öldürdü beni hiç sebepsiz.
Giderim ben umutsuzca yelkensiz gemi misali hasretin vurur beni vefasız bir hançer gibi sanmaki korkarım ben ölümden.. acı ayrılıktan korkarım sensizlik ne demektir bilemezsinki ayrılıktan acı ölümden
DENIZ SESIMI DUYARMI DAGLAR DINLERMI ANLATSAM SENI? HUZUNLUYUM DESEM CARE OLURMU GOKYUZU SALARMI BULUTLARI PESINE, ILGILENIRMI RUZGAR YARDIM EDERMI SENI BULMAMA.
Gunu SeninIe Yasamayı öğrenmistim SevgiIim, Hasret Kaldı Simdi Sana Ellerim, Bu Gurbet eldede NeyIerim, SensizIik Kaderim mi bebeğim
Bir Karanlık geliyor yokluğunun ardından. Ne zaman güneş batsa bu son gecem diyorum. Vazgeç yalan dünyanın köhne saltanatından. Yetişir bunca keder bunca elem diyorum. Bu ne bitmez ayrılık, bu ne bitmez özlem diyorum
YORGUNUM OZLEMEKTEN HAYALINI AGLARIM GOZLERIMDE YASLAR SELI BIR SENI UNUTMADIM YILLARDIR BIRDE BEN AGLARKEN GITTIGINI DAYANAMAM INAN DAYANAMAM BUNA UNUTAMAM BIR AN DOKUNAMAM SANA HARCANIRIM UGRUNA ALDIRMADAN ZAMANA DIYEMEM DILIM VARMAZ DIYEMEM ELVEDA...
HERSEY SAGIR ICIMDE NE SIIR NE MUSUKI. DUNYADAN BEZGINLIGIM DUNYALAR KADAR ESKI OYLESINE COZULMUS, OYLE DAGILMISIM KI BU NE BITMEZ AYRILIK BU NE OZLEM DIYORUM.
Sabrediyorum sensizIige sensiz gecen gunIerime, hayaIinIe dans ediyorum sensizIigi boyIe bitiriyorum guIum
Giderim ben umutsuzca yelkensiz gemi misali hasretin vurur beni vefasız bir hançer gibi sanmaki korkarım ben ölümden. acı ayrılıktan korkarım sensizlik ne demektir bilemezsinki ayrılıktan acı ölümden
Akşamın matem rengine büründüğü saatte gökyüzündeki kandiller tek, tek yanmaya başladığında içimde sessiz bir çığlık. Özlemeyi özledim. Özlemeye değer ne kaldıysa
Hasretin sehrinde dusunuyorum seni, yaktim bir sigara hayaI ediyorum gozIerini, bir gun bitecek kawusacak eIIerim eIIerine, ozaman inadina guIecegiz hasretIe biten gunIere!
gurbet mesajları,gurbet özlem mesajları,özlem mesajları,gurbet
aşk mesajları,gurbet güzel sözler,
kısa gurbet sözleri,gurbet kısa sözler,
gurbet mesajları
gurbet sözleri
ayrılık sözleri,
aşk mesajları,gurbet güzel sözler,
kısa gurbet sözleri,gurbet kısa sözler,
gurbet mesajları
gurbet sözleri
ayrılık sözleri,
Bir Bebeğin Yarım Kalmış Günlüğünden- HİKAYE
Bir Bebeğin Yarım Kalmış Günlüğünden
5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayım. Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor.
Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama, varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum. Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.
19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum. Annem beni çok sevecek. Annem için güzel bir . sürpriz olacağım.
23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum. Bu "el"in dokunduğu yerler dudağım damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak, güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek. Herhalde önce "Anne!" diyeceğim. Anne duyuyor musun beni? Seninle konuşacağım. Sana güleceğim. Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim… Nasıl olur? Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya… Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim? Ah bir konuşabilsem!
27 Ekim: Bugün pek mutluyum. İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne?
2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum. . Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim. Şu ayaklarım da tamamlansın da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz. Belki birlikte okula gideriz.
12 Kasım: Ah evet… Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allahım parmaklarım da çıkmaya . başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, annemin elini tutacağım, kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım. Anneciğim, orada mısın? Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum.
20 Kasım: Oh, nihayet.. Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi.. Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi . bile çekti. Sevinmiyor musun anneciğim? Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım…
25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım..
10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözüm, bir küçük burnum, dudaklarım ve yanağım var… Anneme benziyorum galiba…
13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve varım. Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak ediyorum.. Anneciğim, babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanışacağız…. Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..
24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğim, senin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne kadar tatlı… Hiç duymadığım bir şey bu… Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım. Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakacağım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim? Sen de beni özlüyorsundur mutlaka… Beni koklayacaksın.. Çok seveceksin, değil mi?
28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle... Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun. Benimle niye konuşmuyorsun anne? Anne… Anne… Anneciğim… Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar... Anne bir şeyler yap… . Anne… Kolumu çekiyorlar anne… Canım yanıyor anne... Anne… Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne... Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne… Anne kalbimi parçalıyorlar… Anneciğim… Anne… Anne… An…
5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayım. Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor.
Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama, varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum. Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.
19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum. Annem beni çok sevecek. Annem için güzel bir . sürpriz olacağım.
23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum. Bu "el"in dokunduğu yerler dudağım damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak, güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek. Herhalde önce "Anne!" diyeceğim. Anne duyuyor musun beni? Seninle konuşacağım. Sana güleceğim. Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim… Nasıl olur? Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya… Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim? Ah bir konuşabilsem!
27 Ekim: Bugün pek mutluyum. İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne?
2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum. . Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim. Şu ayaklarım da tamamlansın da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz. Belki birlikte okula gideriz.
12 Kasım: Ah evet… Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allahım parmaklarım da çıkmaya . başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, annemin elini tutacağım, kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım. Anneciğim, orada mısın? Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum.
20 Kasım: Oh, nihayet.. Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi.. Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi . bile çekti. Sevinmiyor musun anneciğim? Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım…
25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım..
10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözüm, bir küçük burnum, dudaklarım ve yanağım var… Anneme benziyorum galiba…
13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve varım. Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak ediyorum.. Anneciğim, babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanışacağız…. Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..
24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğim, senin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne kadar tatlı… Hiç duymadığım bir şey bu… Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım. Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakacağım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim? Sen de beni özlüyorsundur mutlaka… Beni koklayacaksın.. Çok seveceksin, değil mi?
28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle... Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun. Benimle niye konuşmuyorsun anne? Anne… Anne… Anneciğim… Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar... Anne bir şeyler yap… . Anne… Kolumu çekiyorlar anne… Canım yanıyor anne... Anne… Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne... Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne… Anne kalbimi parçalıyorlar… Anneciğim… Anne… Anne… An…
ACELE KARAR VERMEYİN- HİKAYE
Acele Karar Vermeyin
Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış...Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. "Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı" dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki,at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: "Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi.Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler...İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin" demiş."Sadece at kayıp" deyin, "Çünkü gerçek bu.Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar.Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez." Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş...Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.Bunu gören köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler."Babalık" demişler, "Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.." "Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar. "Sadece atın geri döndüğünü söyleyin.Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?" Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden "Bu herif sahiden gerzek" diye geçirmişler...Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeyeçalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara."Bir kez daha haklı çıktın" demişler. "Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın" demişler. İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş."O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı.Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama . acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez." Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler... "Gene haklı olduğun kanıtlandı" demişler. "Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer..." "Siz erken karar vermeye devam edin" demiş, ihtiyar. "Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şnssızlık olduğunu sadece Allah biliyor." Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış: "Acele karar vermeyin.Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir.Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.Buna rağmen akıl,insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar.Bir kapı kapanırken, başkası açılır.Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz."
Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış...Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. "Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı" dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki,at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: "Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi.Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler...İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin" demiş."Sadece at kayıp" deyin, "Çünkü gerçek bu.Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar.Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez." Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş...Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.Bunu gören köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler."Babalık" demişler, "Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.." "Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar. "Sadece atın geri döndüğünü söyleyin.Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?" Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden "Bu herif sahiden gerzek" diye geçirmişler...Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeyeçalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara."Bir kez daha haklı çıktın" demişler. "Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın" demişler. İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş."O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı.Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama . acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez." Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler... "Gene haklı olduğun kanıtlandı" demişler. "Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer..." "Siz erken karar vermeye devam edin" demiş, ihtiyar. "Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şnssızlık olduğunu sadece Allah biliyor." Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış: "Acele karar vermeyin.Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir.Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.Buna rağmen akıl,insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar.Bir kapı kapanırken, başkası açılır.Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz."
ASIL FAKİRLİK- HİKAYE
ASIL FAKİRLİK
Günlerden bir gün bir baba ve zengin ailesi oğlunu köye götürdü. Bu yolculuğun tek amacı vardı, insanların ne kadar fakir olabileceklerini oğluna göstermek. Çok fakir bir ailenin çiftliğinde bir gece ve gün geçirdiler.
Yolculuktan döndüklerinde baba oğluna sordu,
"insanların ne kadar fakir olabildiklerini gördün mü?"
"Evet!"
"Ne öğrendin peki?"
Oğlu cevap verdi,
"Şunu gördüm: bizim evde bir köpeğimiz var, onlarınsa dört. Bizim bahçenin ortasına kadar uzanan bir havuzumuz var, onlarınsa sonu olmayan bir dereleri. Bizim bahçemizde ithal lambalar var, onlarınsa yıldızları. Bizim görüş alanımız ön avluya kadar, onlarsa bütün bir ufku görüyorlar."
Oğlu sözünü bitirdiğinde babası söyleyecek bir şey bulamadı. Oğlu ekledi, "Teşekkür ederim baba, ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için!"
Günlerden bir gün bir baba ve zengin ailesi oğlunu köye götürdü. Bu yolculuğun tek amacı vardı, insanların ne kadar fakir olabileceklerini oğluna göstermek. Çok fakir bir ailenin çiftliğinde bir gece ve gün geçirdiler.
Yolculuktan döndüklerinde baba oğluna sordu,
"insanların ne kadar fakir olabildiklerini gördün mü?"
"Evet!"
"Ne öğrendin peki?"
Oğlu cevap verdi,
"Şunu gördüm: bizim evde bir köpeğimiz var, onlarınsa dört. Bizim bahçenin ortasına kadar uzanan bir havuzumuz var, onlarınsa sonu olmayan bir dereleri. Bizim bahçemizde ithal lambalar var, onlarınsa yıldızları. Bizim görüş alanımız ön avluya kadar, onlarsa bütün bir ufku görüyorlar."
Oğlu sözünü bitirdiğinde babası söyleyecek bir şey bulamadı. Oğlu ekledi, "Teşekkür ederim baba, ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için!"
resimli sözler aşk/facebook/komik/anlamlı/kısa
resimli sözler aşk,resimli sözler facebook,resimli sözler komik,resimli sözler anlamlı,resimli sözler kısa,resimli sözler so,en resimli sözler,en resimli güzel sözler,resimli en anlamlı sözler,resimli sözler kapak,resimli geyik sözler,resimli gece mesajlari
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)