Devrim nedemektir?

Devrim nedir?

Devrim: iktidar ya da organizasyon yapısında, kısa zamanda yaşanan köklü değişimdir.

Niteliğindeki değişikliklere, devrimcilere ve hedeflere göre farklı isimler alabilir. Toplumsal, kültürel, felsefi, teknolojik devrim gibi adlandırmalara sahiptir. Devrim sözcüğü genellikle politik devrimleri çağrıştırır. Bunlar da sivil savaş, isyan ve büyük devrim gibi basamaklara ayrılabilir.

Politik devrim hedefleyen marksistler devrimleri, burjuva, proleter, sosyalist gibi türlere ayırır. Kültür, ekonomi ve sosyo- politik kurumların değişimi politik devrimin kişilik özellikleridir. Devrimlerin zaman, yöntem ve güdüleyen fikirler açısından çok farklı koşullarda gerçekleşmesi, göreli tanımların türemesine neden olmuştur. Kısaca “çabuk ve büyük değişim” tanımını kullanabiliriz. Zira, başka bir nitelik belirtmek, zıt görüşte devrimler olması nedeniyle mümkün değildir. Eski dilde ihtilal ve inkılap aynı anlamda kullanılmaktaydı.

Devrim, İlkçağda, Yunanlı ve Romalı düşünürlerde, bir yönetim biçimi ya da bir dizi yöneticinin belli bir ardışıklık ilişkisi içinde diğerinin yerini aldığı siyasi değiş­meyi ifade etmiştir. Bu dönemde siyasi yaşam, döndükçe bazılarına otorite ve yö­netme hakkı verirken, bazılarının mahvına sebep olan bir talih çarkı olarak düşünül­mekteydi. İnsanın durumu ve yetenekleriyle ilgili olarak kötümser bir bakış açısı benim­seyen İlk ve Ortaçağ düşüncesine göre, in­sanı bu dünyada ve gelecekte bekleyen bir Altın Çağ yoktur.

Dolayısıyla, siyasi alanda gerçekleşen değişim ve dönüşüm olarak devrimin hiçbir değeri yoktur. Bu türden siyasi değişiklikler kaçınılmaz olmakla bir­likte, geçmişte kalmış bir Altın Çağdan, in­sanın yitirilmiş yetkinliğinden her seferinde biraz daha uzaklaşmayı ifade eder. Modern devrim düşüncesi, işte siyasi ya­şamı aynı sabit düzen içinde dönen bir talih çarkı olarak gören bu anlayışın yıkılmasın­dan sonra ortaya çıkar.

Artık devrim, aynı sabit düzen içinde dönen çarkın yörüngesi­nin dışına sıçramayı, önceden belirlenmiş bir yörüngeden kaçışı ifade etmeye başlar. Nitekim, modern dönemde talih çarkının yerini, bir tepeye doğru büyük bir güçle itil­dikten sonra, tekrar gerisin geriye düşmek yerine, ileriye doğru yuvarlanan dev bir taş alır. Zira bu dönemde, tarih artık sürekli bir süreç olarak değil de, süreksiz olan bir şey olarak algılanır, enerjisi yüksek, iradesi iyi olan insanın sınırsızca ilerleyebileceği­ne, onun gelişip yetkinleşebilmesinin müm­kün olduğuna inanılır.

Devrim nedir? (Felsefe)

Toplum yaşamında temel bir niteliksel alt-üst oluş. Devrim çoğu kez, köhneleşmiş bir sosyo-ekonomik kuruluş’ un yerine daha yükseğinin kurulmasını beraberinde getirir ve politik iktidarın gerici bir sınıfın elinden ilerici bir sınıfın eline geçmesiyle kendini belli eder. Devrim kavramı, daha geniş anlamda, toplumsal yaşamın belirli kesimlerinde oluşagelen temel değişiklikler için de kullanılır.

Uzlaşmaz çelişkiler barındıran sınıflı toplumlarda toplumsal devrimler, gelişen üretim güçleri ile bunlara ayak bağı olan üretim ilişkileri arasındaki çatışmanın kaçınılmazlığından doğan bir fenomendir. Bu çatışma, köhneleşmiş üretim ilişkilerini ve bundan doğan toplumsal ve politik düzeni her yola başvurarak, özellikle de devlet erkini kullanarak savunan gerici sınıflar ile ilerleyen, yükselen sınıflar arasındaki sınıf savaşımının toplumsal zemini oluşturur.

Bu savaşım, doruk noktasını toplumsal devrimde bulur. Devrimde, gerici sınıfın iktidarı devrilir ve yerine devrimci sınıfın egemenliği kurulur bu, aynı zamanda politik bir devrim olan toplumsal devrimin ayır edici özelliğini dile getirir. Köhneleşmiş olan üretim ilişkileri ortadan kaldırılır ve toplumun ekonomik temel yapısıyla birlikte, giderek tüm üstyapı değişir öyle ki, sonuç olarak yeni ve daha yüksek bir toplumsal kuruluş ortaya çıkar.

«Bu yüzden toplumsal devrimler, tarihin lokomotifleridir.» (Marks) Devrimlerin yoğunlaştığı dönemlerde toplumsal gelişme, müthiş bir hızlanma gösterir. Halk kitlelerinin tarihi yaratıcı gücü, devrimler sırasında daha belirgin olarak ortaya çıkar. Devrim, halk kitlelerindeki bilinçlenmenin, örgütlenmenin ve disiplinin (devrimdeki öznel faktörler) gelişmesini hızlandırır. Toplumsal gelişmedeki kendiliğindenliğin yerini, kitlelerin geniş ölçüde bilinçli ve örgütlü faaliyeti alır.

Toplumsal bir devrimin karakteri, çözümlediği tarihsel sorunlarla ve o devrimdeki itici güçlerce, özellikle devrimi sürükleyen sınıf ve tabakalarca belirlenir. İktidarın bir sınıfın elinden diğer bir sınıfın eline geçmesi, her zaman bir devrim değildir. Eğer iktidarını kısa bir süre önce yitirmiş, saf dışı edilmiş gerici sınıf, egemenliği geçici olarak ele geçirirse, söz konusu olan bir karşı-devrimdir. Öte yandan devrim, silahlı isyanla veya iç-savaşla da özdeş değildir.

Devrimler genellikle sınıfların silahlı çatışmalarına sahne olurlar ancak, tarihte sayısız silahlı ayaklanma ve iç-savaş vardır ki, yeni bir sosyo-ekonomik düzen kurma amacına yönelik olmadıkları için, bunlar bir devrim karakteri taşımazlar. Ayrıca devrimler, silahlı ayaklanma ve iç-savaşlar olmaksızın da olanaklıdır. Burjuva devriminin tarihsel görevi, feodal toplumu ortadan kaldırmak ve ekonomik temelleri feodal toplumda geniş ölçüde atılmış bulunan kapitalist toplum kuruluşunun özgürce gelişmesini güvence altına almaktır. Burjuvazi, politik egemenliğini kurmak için, halk kitlelerini savaşıma çekmek zorundadır.

Ancak, yine aynı burjuvazi, sömürücü bir sınıf olduğu için, eski güçlerle uzlaşmalara yanaşır ve halk kitlelerinin girişkenliğini, kendi sınıf çıkarları çerçevesi içinde tutmaya çabalar. Burjuva demokratik devrimleri, emekçilerin de işlerine yarar çünkü burjuva demokratik düzeni, işçi sınıfının örgütlerine daha geniş politik özgürlükler tanır ve böylece sosyalist devrim için ister istemez daha elverişli önkoşullar yaratır.

Burjuva demokratik devrimleri, emperyalizm döneminde yeni bir karakter kazanmıştır. Emperyalizm döneminde işçi sınıfı, demokrasinin en tutarlı savunucusu ve devrimin öncü gücü haline geldiğinden, burjuva demokratik devriminin ardından anti-emperyalist karakterli bir devrimci demokratik işçi-köylü iktidarının kurulması gerçek bir olasılık kazanmıştır. Emperyalist devletlerin politik gericilikleri, burjuva demokratik devrimin görevlerinin en tutarlı şekilde yerine getirilmesini gerekli kılar ve demokrasi savaşımı, sosyalist devrimin zorunlu önkoşullarından biri olur.

Eski sömürgelerin ya da bağımlı ülkelerin ulusal kurtuluş devrimleri de, belirgin anti-emperyalist karaktere sahiptir. Bu devrimler, emekçilerin, gerçekleştirilmelerindeki payı ölçüsünde, sosyalist devrime dönüştürülme doğrultusunda az ya da çok güçlü gelişme eğilimleri içerirler. İnsanlık tarihindeki en büyük ve en derinlemesine değişme, sosyalist devrimle olur çünkü bu devrim, insanın insan tarafından sömürülmesini ve baskının her biçimini ortadan kaldırır, uzlaşmaz çelişkiler barındıran sınıflı toplumu aşar ve böylece sınıfsız topluma gelişme yollan açılır.

Sosyalist devrim, sömürüden ve baskıdan arınmış bir topluma geçişi gerçekleştirir. Bu öyle bir toplumdur ki, içinde yaşayan insanlar, ilk kez bilinçli olarak ve toplumsal hareket yasalarını kavrayarak kendi tarihlerini biçimlendirirler. Toplumsal yaşamın her alanını kapsayan sosyalist devrim, geniş halk kitlelerini tarihsel hareketin içine çeker ve onları tarihin yaratıcıları düzeyine yükseltir.

Tarihsel gelişme içindeki nesnel konumu dolayısıyla, kapitalizmi devirmek ve sosyalizmi kurmak gibi bir tarihsel görevi gerçekleştirmekle yükümlü olan işçi sınıfı, sosyalist devrimin öncü gücüdür devrimci partisinin önderliğinde, tüm emekçi sınıf ve tabakalarla bağlaşıklık kurarak, politik iktidarı ele geçirir ve devrimin utkuya ulaşması için en önemli koşul ve yeni toplumun kurulması için en önemli araç olan proletarya diktatörlüğünü kurar.

Politik iktidarın ele geçirilmesi, sosyalist devrimin sonu değil, başlangıcıdır ve devrimi bekleyen esas görev, sosyalist toplumun ekonomik, politik ve kültürel alanlarda kurulmasıdır. Sosyalist toplumun ekonomik temeli olan, üretim araçları üzerindeki sosyalist mülkiyet ancak proletarya diktatörlüğü yardımıyla oluşturulur bu yüzden de, sosyalist devlet erki, yalnızca eski düzenin sona erdirilmesi için bir araç değil, aynı zamanda ve her şeyden önce, sosyalist toplumun politik, ekonomik ve kültürel düzeylerde gerçekleşmesini sağlayan bir araçtır.

Sosyalist devrimin gelişme ve gerçekleşme biçimi, ulusal özellikler, tarihsel gelenekler ve diğer etkenler tarafından belirlenir ve bunlara göre farklılıklar gösterir. Sosyalist devrim, ulusal özelliklerle, tarihsel geleneklerle ve diğer nedenlerle koşullanmış olarak çeşitli biçimlerde gerçekleşir ancak, özel biçimleri ne olursa olsun, genel geçerli yasalara tabi olduğu için, asıl içeriği her yerde aynıdır. Sosyalist devrimin ve sosyalist toplumun kurulmasının genel geçerli yasaları şunlardır:

Proletarya diktatörlüğünün şu ya da bu biçimde kurulması işçi sınıfının ve onun öncü gücü olan partisinin emekçi kitlelere kılavuzluk yapması işçi sınıfının, emekçi köylülerle ve diğer emekçi katmanlarla bağlaşıklık kurması ulusal baskının kaldırılması ve halklar arasında hak eşitliğinin ve kardeşliğin sağlanması sosyalist devrimin kazanımlarının iç ve dış düşmanların saldırılarına karşı savunulması.

Ülkedeki işçi sınıfının, diğer ülkelerin işçi sınıflarıyla dayanışması üretim araçları üzerindeki kapitalist özel mülkiyete son verilerek toplumsal mülkiyetin kurulması emekçilerin yaşam düzeyinin yükseltilmesi ve sosyalizm ile daha yüksek aşamadaki komünizme yönelik ekonominin planlı ve bilinçli geliştirilmesi veadım adım sosyalist eştirilmesi kültür devriminin gerçekleştirilmesi, yani genel bir halk eğitiminin yürürlüğe konması ve kendini sosyalizme adamış bir aydın kesiminin oluşturulması.

Devrimler ne ihraç edilebilir, ne de ısmarlama yapılabilir. Onlar, nesnel koşulların zemini üzerinde oluşur ve ancak öznel faktörün yeterince olgunlaşmasından ve gelişmesinden sonra başarıya ulaşır. Büyük Oktobr Sosyalist Devrimi, ilk başarılı sosyalist devrimdi ve kapitalizmden sosyalizme dünya çapında geçişi başlattı. O zamandan bu yana, sosyalist devrimler birçok ülkede utkuya ulaştı. Dünya sosyalist sistemi, gelişmiş kapitalist ülkelerdeki işçi hareketi ve ulusal kurtuluş hareketleri, çağımızın devrimci üç ana akımını oluştururlar ve bir arada dünya devrim sürecinde kaynaşırlar böylece kapitalizm, yeni yenilgilere uğramakta, yeni yeni ülkeler dünya sosyalist sistemine katılmaktadırlar.

Sözlükte "devrim" ne demek?

1. Yerleşik toplumsal düzeni köklü, hızlı ve geniş kapsamlı olarak niteliksel değiştirme ve yeniden biçimlendirme eylemi, inkılap.

2. Dünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta vb.de birdenbire olan değişmeler.

3. Askeri alanda devrim bkz. Cunta


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder