Çiftçinin Kapan Kurduğu Fare Kıssadan Hisse
Çiftliğin ambarını mesken tutan fare, bir gün çiftçinin kendisine kapan kurduğunu görür.
Hemen horoza gidip, heyecanlı ve endişeli bir sesle, durumu anlatır.
“Benim sorunum değil” der horoz. “Ben zaten yakalanmam o kapana. Tuzak sana kurulmuş, başının çaresine bak!”
Fare, panikler. Yeni yavrulamış koyuna koşar, soluk soluğa, “Çiftçi bana kapan kurdu koyun kardeş…” diye yakınır.
Koyun, “Bana ne ki?” der. “Dikkatli ol, kapana yakalanma!”
Farecik, ağlamaklıdır. Son bir umutla, öküzün yanına varır, içini döker.
Öküz de ilgisiz kalır. “Beni meşgul etme!” diye payladığı fareyi, “Başının çaresine bak” öğüdüyle savar.
Fare çaresiz ve üzgün, yuvasına döner.
Günlerden bir gün, çiftçinin fare için kurduğu kapana, bir yılan yakalanır. Zehirli mi zehirli türdendir. Çiftçinin oğlu kapanın yanından geçerken, yılan can havliyle oğlanın bacağını ısırır. Çocuk acıyla kıvranarak yere düşer, katılır kalır.
Çiftliğe doktor çağrılır. Muayene sonrası gereken ilaçları veren doktor, çıkıp giderken “Horoz kesip suyuna çorba yapın, hastayı güçlendirir” der.
Horozu kesip çorba yaparlar.
Çiftlik evine o kadar çok “geçmiş olsun” ziyaretine gelen olur ki, çiftçi konukları ağırlamak için koyunun gözü gibi sevdiği kuzusunu keser. Kebap yapıp ikram eder.
Ne var ki çiftçinin oğlunun sağlığı, gün geçtikçe kötüleşir. Sonunda ölür.
Çiftçi cenazeyi kaldırır ve bu kez, “başın sağ olsun”a gelenleri ağırlamak için öküzü de keser!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder